Aile çevresinde düzenli, ilişkilerine bağlı bir insandı, Mustafa. Üniversite çevresinde iyi bir hoca, dürüst bir bilim adamı ve kimsenin hatırını kırmayan bir idareciydi. Edebiyat çevrelerinde güzel şiir okuyan, derin kültürü olduğu anlaşılan biriydi. Yani bütün bunların bileşkesi miydi Mustafa İnan? Yani bütün bunların hepsi miydi aslında? Yoksa hiçbiri mi değildi? Bence de bütün bunların hepsiydi ve hiçbiri değildi.
Yani bir yerde, derinliklerinde yalnız bir insandı. Cahit Arf'ın dediği gibi, belirli bir seviyeye aşan, hem de çok aşan bir insan olarak içe dönüktü. Herkesi uzlaştırmaya çalışırken, belki kendini herkesten uzak hissettiği için bunu başarıyordu.
Balzac tıpkı Napolyon'un modern tarihte eşsiz oluşu gibi modern edebiyatta eşsizdir.
Napolyon'un bir resminin altına şunu yazması boşuna değildir:
" Onun kılıçla sona erdiremediğini ben kalemle tamamlayacağım."
Bu üç romancıdan her birinin kendine ait bir alanı vardır. Balzac toplum dünyasını, Dickens aile dünyasını, Dostoyevski bireyin ve insanlığın dünyasını anlatır.