Bir olaydan ister söz edin, ister etmeyin, bu hiçbir şeyi değiştirmez. Bir şeyin olmadığını düşünmek, sadece başınızı devekuşu gibi kuma sokmak demektir. İnsan, ne kadar acı verici olursa olsun, olaylara gözünü kırpmadan bakmalıdır.
"Bakın, yanlış adamı sorguluyorsunuz. Onu ben öldürmedim. Onu severdim, insan sevdiğini öldürür mü"
Acı acı güldü Yıldız.
"Öldürür. Hatta öldürülenlerin çoğu sevdiklerinin eliyle can verir"
"Aklından Bir Sayı Tut" kitabıyla başlamıştım bu seriye. Lise zamanlarımda sırayla, çok severek okudum hepsini tek tek. Birkaç yıldır da bu tarz romanlar okumuyordum, alanımın kitaplarına ve klasiklere yoğunlaşmışım fark etmeden. Kütüphaneyi dolaşırken bu kitabı görünce içimde şiddetli bir okuma arzusu uyandırdı; uzun bir süredir ziyaret etmediğim ve çok sevdiğim birini, bir yeri ziyaret edecekmiş gibi hissettim.
Bir cinayet romanı serisinin kitabı. Ben çok başarılı buluyorum yazarı bu konuda. Gerçekten sürükleyip götürüyor ve kurgusu da çok etkileyici bence. Film izliyor gibi hissediyor ve dedektif Gurney'e de okudukça hayranlık besliyorsunuz istemsizce. Bu kitabında da sakinliği ile meşhur bir kasabada, yıldırım çarpması sonucu öldüğü düşünülen ama ölümü sonrasında işlenen seri cinayetlerde parmak izlerine rastlanan ve arkasında karmaşık izler bırakan bir karakterin olayı çözülmeye çalışılıyor. Kişisel çıkarlar, tutku, para gibi olaylar da işin içine karışmış olunca katilin nihayette kim olduğunu anladığınızda da çok şaşırıyorsunuz ve her şey yerine oturmaya başlıyor, en azından bende öyle oldu. Kitabı okurken zihnim dedektifle birlikte çalışıyor ve ben çok keyif alıyorum o yüzden. Arada okumadığım bir kitabı kalmış bu serinin, onu da en kısa zamanda okumak istiyorum. İlginizi çekiyorsa beğenerek okuyacaksınızdır diye düşünüyorum.