Hep, ebeveynlerimizin bize yaşattığı kötü hislerden bahsediyoruz, peki ya yaşatmadıkları iyi hisler?
Kitap ebeveynlerimizin bize yaptıklarından ziyade yapmadıklarına odaklanıyor; eğilip saçımızı okşamamalarına, derdimizi anlattığımızda dinlememelerine veyahutta ihtiyacımız olan duyguları hissetmemizi sağlayacak ortam yaratamamalarına…
Kitap “ihmal” kavramı üzerinde duruyor ve ihmal’in ayırt edilmesinin kolay olmadığına… Çünkü orada fark etmemize neden olacak ve “bana bunu bunu yaptı” dedirtecek hiçbir şey yoktur. Ama yetişkin olduğumuzda içimizdeki o “boşluk hissi” bir türlü geçmez ve nedenini de anlayamayız.
Bir süredir çocukluk travmalarıyla ilgili kitaplar okuyorum ve bu kitap bana “olmamışlığın” önemine vurgu yaptığı için farklı geldi. Kitabı okurken “ihmal edilmişim” diyerek ağlamaya başladığımı hatırlıyorum. Yıllarca içimdeki boşluğu doldurmak için saçma sapan insanlardan dilendiğim ilgiyi sevgiyi hatırlıyorum, nereye gidersem gideyim tatmin olmuyorum, nereye gidersem gideyim hep bir şeyler eksik, yanımda dostlarım olsa da yalnızım, sevgilim olsa daha da yalnızım, bir yakınlık kuramadığım, kendimi cam pencerenin arkasından hayatı izliyormuşum gibi hissettiğim onca yıl…
Bir şeyleri değiştirmek için onun nedenini bulmamız gerekiyor, bu kitap çocukken eve geldiğimde beni anlamaya çalışan bir ebeveyn eksikliğinin benim yetişkinliğime nasıl yansıdığını bana gösterdi. Bazı kitaplar insana çok yardımcı oluyor.