ve bir gün leylaklar kuruyacak
sil gözlerini diyeceğim o zaman
yeşil bir bahar sabahında
asker yüklü bir trenin düdüğü ile bitecek her şey
martı kanadından
kahve falından haber bekleyeceksin
saçların alnına düşecek
bir duman gibi geçip gidecek en renkli bulutlar
deniz en güzel maviliğini verecek avuçlarımıza
şarkılı bir masaldır yaşamak
şafak karanlığın, zaman rüyaların düşmanıdır
Sonra aramıza şehirler girecek,
hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
Sonra belki birimiz öleceğiz,
diğerimiz hiç bilmeyecek...
İçim acıyor, yüreğim çok kanıyor, Allah'ım bunu neden yaptı bana? Onu hem çok seviyor, özlüyorum, hem de nefret edip intikam almak istiyorum. Beni ne hale getirdi kendimi tanıyamıyorum! Acı çektiren yalnızlık duygum onu yok etme arzumu doğuruyor. Kendimi bir hiç gibi anlamsız ve iğrenç hissediyorum. Ama ne tuhaf, tüm güzellikleri yakıp yıkmasına, ansızın çekip gitmesine rağmen özlüyorum onu. Bana yaptığı bütün kötülüklere rağmen. Anladım ki; özlemek bir insanın sahip olabileceği en savunmasız duyguymuş.