d

Devlet Yönetimi

0 üye
Bir ülkenin pazarlık gücü, sahip olduğunu gördüğü seçeneklere dayanır.
Entelektüeller uluslararası sistemlerin çalışmasını analiz ederler; devlet adamları ise, bu sistemleri kuran kişilerdir. Bir analistin bakış açısı ile bir devlet adamının bakış açısı arasında büyük farklılık vardır. Analist hangi sorunu inceleyeceğini kendisi seçebilir; devlet adamı ise sorunları önünde bulur. Analist açık bir sonuca varmak için ne kadar zaman gerekiyorsa o kadar zaman kullanabilir; devlet adamı için asıl sorun zamanın darlığıdır. Analist üzerine risk almaz. Vardığı sonuçlar yanlış çıkarsa, başka bir inceleme yazabilir. Devlet adamı ise, bir tek tahmin yapma hakkına sahiptir; yaptığı yanlışlardan geri dönüş yoktur. Analistin elinde bütün bilgiler vardır ve bunlar analistin entelektüel gücüne göre değerlendirilir. Devlet adamı ise, doğruluğu henüz kanıtlanmamış tahminlere göre karar verir; kaçınılmaz değişimi ne derece akıllıca yönlendirdiğine ve her şeyden önce barışı ne kadar iyi koruduğuna göre tarih tarafından değerlendirilir. İşte bu yüzden devlet adamlarının dünya düzeni sorunu ile ne kadar başarılı veya başarısız bir şekilde ilgilendiklerini araştırmak, çağdaş diplomasiyi anlamanın sonu değil, belki de başlangıcıdır
Reklam
Başa geçecekler,baş olmaktan daha üstün bir değere yükselmiş mi? Yükselmişlerse, bil ki, o devlet iyi yönetilen bir devlettir. Çünkü böyle bir devletin başındakiler gerçekten zengin kişilerdir. Altın zengini değil,akıl ve erdem zengini. İnsanları mutluluğa ulaştıracak da zenginliğin bu türlüsüdür. Kendi yararlarına düşkün, aç gözlü kimseler başa geçer ve başta olmayı keselerini doldurmak için bir yol sayarlarsa, orada artık iyi bir düzen arama .Çünkü herkes başa geçmek için birbirine ezecek ve bu iç kavgada hem kendilerinin hem de devletin başını yiyeceklerdir.
Sayfa 293 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Devlet Görevlerindeki Hassasiyet
Devlet bürokrasisinde çalıştığı yıllarda geçirdiği felç sebebiyle ellerini ve ayaklarını kullanamaz hale geldi ve bir süre tedavi görüp kısmen sağlığına kavuştu. Ancak tamamen iyileştiği takdirde, aslında istemeyerek yürüttüğü resmî görevlerine tekrar dönmek zorunda kalacağını düşünen İbnü'l- Esîr Mecdüddin, geri kalan ömrünü sakin bir şekilde ilim ve ibadetle geçirmek arzusuyla, durumundan şikâyetçi olmadığını söyleyerek tedaviyi yarım bıraktı.
Sayfa 197 - Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi 4. CildKitabı okuyor
141 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." Devlet yönetimini ve bu düzendeki kişilerin çıkarları ve rahatları uğruna halktan hakkını savunamayacak mazlum bireylere karşı haksız tutumlarının eleştirilerini içeren öykü ve masallardan oluşuyor. Bu yüzden yayımlandıktan kısa bir süre kitap yasaklanmış. "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" misali. 1947 yılında yayımlanmasına rağmen kitapta ele alınan düzenin şimdiki devlet düzenininden çok farklı olduğu söylenemez bu yüzden anlamlı bir o kadar da acı gerçekleri içerdiği için etkileyici bir kitap. Kesinlikle okunmalı!
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202057bin okunma
İktidar ( mülk, devlet ) ancak asabiyetle ( dayanışma ruhu ) ile gerçekleşir. Bu asabiyet altında bir araya gelmiş halklar ne kadar çok olursa, iktidar da o kadar kapsamlı olur.
Sayfa 53 - İbn HaldunKitabı okudu
Reklam
75 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.