Unutulmuş bir akşam üzeri kendimizi teslim ettiğimiz yollar vardır, her adımı düşünce her adımı yaşanmışlık ,kimseye anlatamadığımız iç burukluklarımız, kaybolur diye paylaşamadığımız mutluluklarımız, geçmişin yalın ayak çocukluğunu hissettiğimiz dilin lâl gözlerin âmâ düşüncelerin kalplere indiği yollar.
Kalbin sırları gözyaşları yaraya tütün ekelemesi gibi içe düşürür. Bu durum dayanılmaz bir hâl alıp Kekemsi duygular şakakları titrettiğinde gemilerimizi bilinmezlik denizine süreriz, limanlar ararız limanlarda evler evlerde yuvalar ararız. Bulmak için kendimizi unutturacak kadar düşünürüz bilinmezlik denizinde bir damla olacak kadar. Düşüncelerimiz bize limanlar yaratır limanların içinde evler, yanılsama evler, yuva olamayan evler..
Didem madak'ın gemisini süreceği ne liman bulabilmiş ne ev ne de yuva.. Didem kendine limanlar yaratmış bunlara da isimler vermiş: pulbiber mahallesi, Gramapon kağıtları ve de âhlar ağacı.
Yollar dayanılmaz olup gemilerinizi bilinmezlik denizine sürdüğünüzde didem sizi pulbiber mahallesinin âhlar ağacı altında yaşanmışlık kokan dizelerle dolu Gramapon kâğıtlarıyla bekliyor olacak.