d

Din Felsefesi

3 member
Birincisi: Peygamber öldükten sonraki ilk dört halifenin dönemi siyasi çekişmelere sahne olmuştur ve genelde de İslam tarihi boyunca halifeler, karşıt görüşün taraftarları tarafından öldürülmüşlerdir. Hatta peygamberin ölümünden yıllar sonra kurulan Emevi devleti, zamanında peygamberin karşı tarafında yer almış ve İslam'ın yayılmasını engellemek için canla-başla mücadele etmiş insanların yönetimi altında toplanmıştır. Dolayısıyla, hadis külliyatının oluşmaya başladığı Emevi döneminde, özellikle de İslam karşıtı bazı münafıkların gerçeğe uymayan birçok hadis uydurmuş olması ve bu hadisleri nesilden nesile aktararak kendi İslam-Öncesi kültürlerini yaşatmaya çalışmış olmaları muhtemeldir. Bu sebeple, 10 bin hadis içerisinden yalnızca 50-60 kadar "güvenilir" hadis çıkarılabilmektedir -ki onların da ne kadar güvenilir olduğu tamamen iman meselesidir.
Sayfa 78 - Mitra Yayınları
Ayrıca, her ne kadar ilk kaynaklar peygamberin ölümünden 70 yıl sonrasına kadar dayansalar da, genelde hadislerin düzenli bir şekilde not edilmeleri ve sistematik olarak toplanmaları, peygamberin ölümünden 200 küsur yıl sonrasına dayanmaktadır. Öyle ki, en meşhur muhaddisler dahi, genellikle 790 ilå 850 yılları arasında doğmuş ve hadis toplamaya da ileri yaşlarda başlamışlardır. Bununla beraber, Buhârî gibi hadis (havadis, haber) toplayıcılarının 600 bin civarında hadis topladıkları fakat bunlardan yalnızca birkaç binine güvenebildikleri söylenir.
Sayfa 77 - Mitra Yayınları
Reklam
Kısacası agnostisizm, epistemik bir tavırdır, temel sorunu bilgi problemidir ve bir agnostiğin bazen inanç ile, bazense şüphe ile hareket etmesi olasıdır.
Sayfa 37 - Mitra Yayınları
Fakat Militan Ateizm'in burada ayrı bir yeri vardır. O, daha ziyade geçmişten kalma kan davalarını yüklenmiş gibi görünmektedir; özellikle de modern ateizmin kökü bir anlamda Fransız Devrimi'ne dayandığı için, son zamanlarda ateizmin temel düsturlarından biri, bütün dinleri tarihe gömmek misyonu olmuştur. İncelendiğinde görülecektir ki, Fransız Devrimi'ndeki nefretin de temel odaklarından biri kiliseydi. Jakobenler, Fransa'nın her tarafında Hristiyanlıktan arınmak maksadıyla bir kampanya başlatmış ve kiliseleri kapatmışlardı. Bununla da kalmamış, mezarlıklardaki heykelleri, haçları ve kitabeleri kaldırmışlardı. Fakat buradaki amaç kilise ile devleti ayırmak; yani laikliği getirmek değil, bizzat Hristiyanlığı kaldırmaktı.
Sayfa 59 - Mitra Yayınları
Çünkü Agnostisizm bir açıklama getirmekle uğraşmaz. Getirilen açıklamaların neyi ne kadar açıkladığını saptamakla uğraşır. Bu açıdan esas anlamıyla bilinmeyeni bilinmezlikle açıklamış olanlar, Teistlerdir. Zira Tanrı'yı bilinebilir kılmak isterken, kuvvetle muhtemel hakiki Tanrı'dan bir o kadar uzaklaşmışlardır.
Sayfa 16 - Mitra Yayınları
İnançlar nasıl doğar?
İnsan denilen varlığın real-hayatı üç boyutlu bir zaman içinde geçer. Onun bu real-hayatı, kendisini içinden çıkılması gereken durumlarla karşılaştırmaktadır. Bu durumlar çok kez onun anlayış ve kavrayış yeteneğini aşarlar. Böyle bir durumda çıplak realite, onun kaygısız ve tasasız yaşamasını engeller. Çünkü çıplak realitenin et­kisi çok kez yıkıcıdır; insanı umutsuzluğa sürükler. Halbuki insanın kalbi umutlarla doludur ve bu umutların sürebilmesi için insanın çıplak realiteye anlam vermesi; onu ideleştirmesi, yani değerlerle bezemesi gerekir. Bu anlamı verme ve ideleştirme onun hayatını çekilir bir duruma getirir. Çünkü umutsuzluk ve çıplak realite içinde insanın yaşamasına olanak yoktur. Fakat insan, umut-dünyasıyla birlikte bir inanma-dünyası içine girmektedir ve inanma, insanın varlık yapısına ait bir fenomendir. Çünkü insan, daima aynı zamanda inanan bir varlıktır. İnanma fenomeni, basit günlük hayatta başlar; derece derece yükselir ve sonrasında "transendental", doğa ve insanüstü bir varlığa inanmaya kadar yükselebilir.
Sayfa 23
Reklam
567 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.