“Ah inanın, Kolomb Amerika’yı keşfettiği anda değil, onu keşfederken mutluydu. İnanın, mutluluğu belki de Yeni Dünya’yı keşfetmeden üç gün önce doruğa çıkmıştı, umutsuzluğa kapılan adamlarını gemiyi Avrupa’ya döndürmek üzereyken kararlarından vazgeçirdiği anda... Önemli olan Yeni Dünya değildi, yerin dibine batsındı Yeni Dünya! Neredeyse Yeni Dünya’yı görmeden, neyi keşfettiğini anlamadan ölmüştü Kolomb. Önemli olan yaşamdır, yalnızca yaşam... onun keşif süreci, sürekli ve bitmek tükenmek bilmeden yaşamı keşfetme çabası, yoksa keşfetmiş olmak için değil…”
Budala
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
“Ben öleceğim, Varenka, hemen öleceğim; benim kalbim kaldırmaz böyle mutsuzluğu! Ben sizi Tanrı’nın gün ışığı gibi sevdim, öz kızım gibi sevdim, sizi hep sevdim, canım, bir tanem! Ve ben bir tek sizin için yaşıyordum!"
elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sakınıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz.
“Dostoyevski bazı şeylerin arkadaşlar dışında kimseye söylenmeyeceğini; bazı şeylerin arkadaşlara bile söylenmeyeceğini, bazı şeyleriyse insanın kendisine bile söylemediğini söylüyor!”