Şehirlilerin sanat ve umumi olarak estetik yaşantı için daha fazla fırsat buldukları kanaati, çağımızdaki en acaip yanılmalardan biridir. Şehir nüfusunun ancak çok cüzi bir kısmının ziyaret ettiği konser, müze ve sergiler, köylülerin her gün muazzam güneş doğuşu veya ilkbaharda tabiatın uyanışı manzarası karşısında, belki gayri ihtiyarî, yaşadıkları pek kuvvetli estetik heyecanın yerini takriben bile dolduramaz. Şehir nüfusunun en büyük kısmı en kuvvetli heyecanını futbol ve boks karşılaşmalarında bulur. Köylülerin etrafında her şey canlı ve orijinal, işçilerin etrafında ise her şey ölü ve mekaniktir.
Köylülerin dindarlığı ile işçilerin ateizminin izahını değişik hayat şartlarında veya tahsil derecelerinde değil, değişik manevi havada ve dış dünyayı değişik tarzda görmelerinde aramalıyız. Din hayata, sanata, kültüre; ateizm ise tekniğe, uygarlığa aittir.