Canım öylesine rakı istiyordu ki… Efkarımdan mı? Değil elbet. Akşamcılığımdan deseniz, hiç değil. Sadece çayı, beyaz peyniri, kavunu, marul salatasını, bir tanıdığını görmeyi, arada bir ille de ister ya insan, canım öylesine rakı istiyordu…
İyi insanlar! Gücü ve bilgeliğiyle dünyanın en büyük en ünlü şehrinde yaşayan Atinalılar!
Paraya, üne ve şerefe bu denli önem verirken ruhsal gelişime, bilgeliğe ve akla önem vermemeniz utanç verici değil mi?
Yargıçlar Heyeti!
Kendimden çok sizi düşünüyorum.
Tanrının bir hediyesi olarak bana karşı bir günah işlememelisiniz.
Beni öldürürseniz, benim gibi bir başkasıyla karşılaşamayacaksınız!
Hem büyük hem de cins bir at düşünün. İşte devlet, böyle büyüklüğünden olayı ağır ve dürtülmek isteyen bir ata benzer. Bense bu atı yerinden oynatmak için tanrının gönderdiği at sineğiyim. Her gün her yerde sizi kovalıyor, ikna ediyor ve peşinizi bırakmıyorum. Beni öldürürseniz yerime yenisini koyamazsınız!
Atlara inanmayan ama seyislerin işlerine inanan biri var mı? Veya flüt diye bir çalgı yoktur ama flüt çalanlar olabilir diyen var mı? Bulamazsınız dostlarım, yoktur.