Kurallarımdan biri, piyasa aşırı fiyat oynamaları gösterdiği ve temponun anormalleştiği zaman pozisyonu bırakmaktı. Bunu ölçme yollarımdan biri tavan/taban günleriydi. O günlerde ardarda birkaç gün boyunca, üst üste tavan yapan piyasalara tanık olduk. Üçüncü tavan gününde, çok dikkatli olmaya başlardım. Dördüncü tavan gününde, hemen hemen her zaman pozisyondan çıkardım. Eğer şans eseri pozisyonumun bir kısmı hâlâ uzun kalmışsa, beşinci tavan gününde ayrılmayı kendime zorunlu bir kural olarak koyardım. Bu tür fiyat oynamalarının olduğu durumlarda kendimi piyasadan çıkmaya zorlardım.
Egemenliğin simgesi olan parayı ve özgür düşüncenin simgesi olan felsefeyi geniş kitlelerden uzak tutabilmek, tüm koltukların sigortasıydı. Bu yüzden para ve felsefe halkın seviyesine hiç inemedi.
Önemli bir pozisyondayken, hangi noktada hata yaptığınızı anlarsınız? Pozisyondan çıkmanızı ne belirler?
İşlemden bir veya iki hafta sonra zarar ediyorsanız, kesinlikle ha-ta yapıyorsunuz demektir. Hatta ne zarar ne de kâr durumundaysanız bile ve olayın üzerinden uzun bir zaman geçmişse, yine hata yapıyorsunuz demektir.
Bir pozisyona girdiğiniz zaman azami risk noktasını tanımlıyor musunuz?
Her zaman en kötü durumu belirleyen bir noktanız olmalıdır. Buna gelindiğini anladığınız zaman yapmanız gereken tek şey, hemen o durumdan uzaklaşmaktır.
Sıradan yatırımcılar (Dişçiler, doktorlar, mühendisler vs) hâlâ ortalıkta olmalarına rağmen, artık onların bir sözleşmelik işlem yapması, fon yöneticilerinin bir nefeste bin sözleşme yapması yanında anlamsız kalmaktadır. Şimdi hemen hemen çoğu zaman piyasaya ters pozisyon almanız gerekiyor. Şöyle sorabilirsiniz: "Benim tanıdığım bütün profesyonel trader'lar zaten pozisyonda. Öyleyse satın almayan kim kaldı ki?" Daha önceleri bunu düşünmüyordunuz. Çünkü her zaman daha az bilgi alan veya daha yavaş harekete geçen alacak birileri vardı. Şimdi herkes sizin kadar kararlı ve hızlı.