Erişkinliğe geçerken bagajımızda, temel ihtiyaçlarımızın anlaşılamaması, karşılanmaması, duygusunu gösteremeyen aile, tutarsız ebeveynlik, kötü muamele, aşırı iyi muamele ve başımıza gelen bir takım örseleyici deneyimlerle çıkarız yola. Ve bize verilmeyeni almaya, eksiği yerine koymaya, tamamlanmayadır yolculuğumuz. Ne ki zarlar hilelidir. Büyük olasılıkla tam da kaçındığımızı sandığımız ilişkilere, o tanıdık gelen ortama çekilir (şema kimyası), tekrarlayan bir örüntünün içinde buluruz kendimizi. Ya yağmurdan kaçarken doluya tutulur ya olmayacak duaya âmin der ya da sütten o denli yanınca ağzımız değil üfleyerek yemek, yoğurdu gördüğümüz masaya baştan oturmayız.