Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Gündelik ölçüt
Eylemlerin aşırıları kibre, ılımlıları alışkanlığa ve aptalcaları korkuya yorulursa nadiren yanılgıya düşülür.
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bedel Ödenmiş Yanılgılar
[...] eski yüzyıllarda insanların mutluluklarından ve yaşamlarından fedakarlık ederek savundukları her şeyin yanılgılardan ibaret olduğunu kabul etmek istemez insan: belki de bunların hakikatin düzeyleri olduğu söylenir. Ama aslında bir kimse bir şeye içtenlikle inanmış, inancı uğruna savaşmış ve ölmüşse, onu harekete geçirenin aslında sadece bir yanılgı oluşunun, büyük bir haksızlık olduğunu düşünürler. Böyle bir süreç bengi adalete aykırı görünür; bu yüzden duyarlı insanların yüreği her zaman kafalarına karşı şu ilkeyi belirler: ahlaksal eylemlerle entelektüel görüşler arasında kesinlikle zorunlu bir bağ bulunmalıdır. Ne yazık ki durum farklıdır; çünkü bengi adalet yoktur.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Roller ve Alışkanlıklar
Hep bir ve aynı rolü oynayan ikiyüzlü biri sonunda ikiyüzlü olmaktan çıkar; örneğin gençliklerinde genellikle bilinçli ya da bilinçsizce ikiyüzlü olan rahipler sonunda doğallık kazanırlar ve sonra gerçekten, hiçbir yapmacığa gerek duymadan düpedüz rahip olurlar; ya da babanın başaramadığını belki oğul, babasının ön sıçramasından yararlanıp, onun alışkanlığını miras alarak başarır. Birisi uzun bir süre ve inatla bir şey gibi görünmek isterse, sonunda bundan başka bir şey olmak zor gelecektir ona.
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
shame-guilt
"While shame functions to keep you from doing stupid or awful things, guilt similarly motivates us to right our wrongs. When we feel guilty about something, we often set out to make it right. We apologize and in some cases, we offer ways to fix it."
Shame
"as we grow older, something begins to change and our emotional palette starts to expand. We begin to realize that there are other individuals in this world and their perceptions and ideas and judgments affect us. In fact, they affect us a lot and we will spend much of the rest of our lives wishing they didn’t."
"How do you convince people to give up their own impulses and desires for the greater good? How do you inspire people to avoid certain behaviors that are bad for the group, even if they may be good for the individual? Where do these norms come from and how do you make it clear to people what’s expected of them? That’s right. You shame them."
Reklam
Dünyanın en minnettar, en mütevazı hayvanlarıdır yüzünü yaşama yeniden yarı yarıya dönenler, iyileşmekte olanlar ve kertenkeleler: - hiçbir günü arkadan sürüklenen kuyruğuna bir methiye iliştirmeden geride bırakmayanlar vardır aralarında. Ciddi konuşmak gerekirse: Her türlü kötümserliğe (bilindiği gibi eski idealistlerin ve yalancı keçilerin kanser hasarlarına) karşı esaslı bir kürdür, bir süre hasta kalmak ve sonra daha uzun, daha uzun bir süre sağlıklı, demem o ki "daha sağlıklı" olmak. Bilgelik, yaşam bilgeliği vardır sağlığı bile kendine uzun bir süre sadece küçük dozlarda uygun görmekte.
Önsöz (s. xv) - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Qəliblərdən kənarda
Həyatda gülüb keçilə bilməyəcək bir şey yoxdur. Boş-boş "elit" və ya "etik" davranıb özünüzü yüksəkdə zənn etməyin. "Belə olmağı özü seçmiyib" və s tipli cümlələrlə özünüzü göstərmək əvəzinə hər insanın görünüşüylə, ideologiyasıyla, xasiyyətiylə və s bu tipli nüanslarla zarafatlaşıla biləcəyini bilməlisiniz. Lazımsız ciddiyyətiniz özünüzdə qalsın və lazımsız "etika"nızı özünüzə saxlayın xahiş edirəm, qəliblərlə yaşayan amma "etik" olduğunu düşünənlər.
Her büyük servetin arkasında bir suç gizlidir. -Balzac
İnsan bir başkasının standardını incelerken daima tepeden bakar;yukarı bakarak incelemek zorunda olduğu birini asla bulamaz.
Reklam
Tanrı doğayı kontrol etmiyor diye beyan eder Spinoza, çünkü Tanrı doğadır.
Sayfa 186Kitabı okudu
Sartre bizi yanılttı, cehennem başkaları değil insanın kendi bencil egosunun içine kapanmasıdır. Cennet doğrunun apaçık olduğu bencilligimizi terk edebildiğimiz haldir. Araf kendimizden, cehennemimizden kendimizi terk edebildigimiz cennete ulaşma çabamızdır.
Ahlak
Ahlak, irade ve fiil sahibi olan sosyal canlı olma özelliğine haiz insan için kaçınılmaz bir kavramdır. Ahlak tercihlerimizdeki yönelimleri belirlerken, sosyal yaşamda da insanların uyması gerekli olan ve beraber yaşayabilmemizi sağlayan bir kurallar bütünüdür. İnsan her an iradesiyle tercihler yapar, o yüzden bireyin hakkını ve hürriyetini koruması açısından her toplum ve birey için belli bir ahlak düzeni olması gerekir ki mesele bunun nasıl olacağıdır. Biz ise hayatta iyiyi ve kötünün belirlenmesine dair ölçünün objektif ahlaktan geçtiğine inanıyoruz. İlk önce “göreceli ahlak = ahlaksızlık”olduğunu anlamamız gerek. Bu yüzden her insanın kendisine ait iyi ve kötüsü yerine, bütün insanları kapsayan ‘Objektif Ahlakı’ kabul etmek zorunlu oluyor. İşte mesele, izafet ve nispete muhtaç olan ahlaka bir nispet bulmaktır. Bu konuda “natüralist”, “hümanist” ve “teist” olmak üzere üç ölçü var Natüralist ölçü olgulara ve bilimsel duyu ve tespitlere dayanır. Olgulardan değer çıkarma çabası olan bu ölçü, olgulardan aksiyolojik önerme çıkarılamayacağı için geçerli olamaz Hümanist tavır ise insanı ölçü kabul etmesi ve insanların ontolojik (varlık bakımından) eşitliği sebebiyle başka bir insana bağlayıcı olmadığı gibi insan kellesi sayısınca da ölçü ve göreceli ahlakı doğurduğu için yine açımızdan geçerli olmaz Geriye kalan tek seçenek ise insanı yaratan, ondan ontolojik olarak üstün olan ve onu en iyi tanıyan Tanrı’nın emir ve yasakları ahlak bakımından mutlak otoriteyi belirtme açısından yegane ölçüdür. Bu surette de anlıyoruz ki Tanrı olmadan ahlak inşa edilemez
148 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.