Arife (arefe) hacıların Arafat’a çıktığı, kurban bayramından bir önceki güne denirdi. Sonradan tüm bayramlar için kullanılmıştır.
Eskiden dayanamayıp bayramlıklarını arife günü giyip gezen çocuklara da arife çiçeği denirdi. Onlar ne güzel çocuklardı, ne güzel bayramlar...
Sözlükte “hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işaret etmek, ilham etmek” anlamındaki vahiy (vahy) terim olarak “Allah’ın bir emri, bir hükmü veya bilgiyi peygamberine gizli olarak bildirmesi” demektir.
DÜNCEL:
.
"Köftehor" (كوفته خور), geçen yüzyıl dedelerinin haşarı çocuklar için kullandığı bir tabirmiş. Sözlüklere bakarsanız, "sevgiyle beraber paylama sözü." deyip kapatırlar. Ama mesele o kadar basit değil. Köftehor, Farsça birleşik bir kelime, bir sıfat. Deyiş olarak birazdan yazacağım manası Türklere hastır, Farsçada bu manada kullanılmamış. Başındaki köfte, bizim bildiğimiz köfte; hor (خور) ise "yiyen" demek; köfte yiyen. Köfte ise lügatte, "çiğnenmiş gıda" demektir. Yani köftehor, "çiğnenmiş gıda yiyen" demekmiş. Deyiş olarak ilk defa 16. asır Osmanlı kanunnamelerinde karşımıza çıkıyor. Kelime, bu kanunlarda mecaz yoluyla "zâniye olan avradını bağışlayan kocalar" için kullanılıyor. Zâniye karı köfteye benzetiliyor; onu affeden kocaya "köfte yiyen adam" denmiş oluyor. Adamın zina etmiş karısının suçunu affetmesi, bir de boşamaması çiğnenmiş bir gıdayı yemeye benzetilerek ona bu köfte-hôr sıfatı layık görülüyor.
Ey Türk, Oğuz beyleri ve halkı, işitin! Üstteki gök çökmedikçe, alttaki yer de delinmedikçe, ey Türk halkı, senin devletini ve yasalarını kim yıkıp bozabilirdi?