Evet, boşanma ister toplumsal algı olarak görülsün ister kişisel hangi yönden değerlendirilirse değerlendirilsin bir başarısızlıktır.
Sonuçta evlenmeye bir yuva kurmaya karar verdiniz, çocuklarınız oldu ve bir gün kendi isteğiniz ya da karşı tarafın isteğiyle veya farklı zorunluluklardan, ihtiyaçların değişmesinden kaynaklanan nedenlerle bu evliliği sürdüremeyeceğinize karar verdiniz.
Öncelikle kendimiz bu süreci anlamlandırmadan, başımıza gelen ya da yapmak zorunda kaldığımız bu değişime bir anlam bulmadan bu hasarı atlatmamız çok zor.
Üzülmemenin ağlamamanın pek mümkün olmadığını bilmek önemlidir. Bu süreç acılı sancılı bir yas sürecidir.
Bir zamanlar hayatınızı birleştirdiğiniz, gelecek planları kurduğunuz biriyle ilişkiyi bitiren siz de olsanız, karşı taraf da olsa öfke duymanız çok normaldir.
Eğer ilişkiyi karşı taraf bitirdiyse, neden bitirdiğini anlamıyor olabilirsiniz.
Neyi eksik yaptınız da o gitti?
Ya da ne istiyordu?
Çok iyi bir evliliğiniz vardı. Sizin için yeterli olan ona niye yeterli gelmedi?
İlişkiyi bitiren sizseniz eğer, o zaman da karşı tarafın yeterince sorumluluk almamasının, sizi anlamamış olmasının, sizin değerinizi anlamayıp, ona göre davranmamasının nedenlerini ararsınız.
Yani her iki konumda da kızgınlık ve öfke vardır.
Öfke ilk zamanlar için doğal olsa da, bu duygunun zamanla kendine acımaya başlamak ya da herkese karşı gelişmesi tehlike işaretidir.
.. öfkemizin farkında olmak, onu yönetebilmek zorundayız.
Boşanma sonrası çocuklar için en zor olan şey bir ebeveyni kaybetmeleridir.
10 boşanmanın 9'unda çocukların anneye verildiği düşünülürse, genellikle özlenen, ilişkisi eskisi gibi sürdürülemeyen ebeveyn baba oluyor.
Aslında boşanma sonrası ilk yıllarda anne fiziksel olarak orda olsa da, yükünün fazlalığı nedeniyle duygusal olarak çocuklar için destekleyici olamıyor.
(Yani çocuk hem yanında olduğu ebeveynden hem de uzaktaki ebeveynden yeterli ilgiyi, sevgiyi, otoriteyi, disiplini, bakımı, zamanı alamıyor.)
Boşanma sonrası tıpkı ölümlerde olduğu gibi bir yas süreci başlar ve her "ölen"in ardından yaşandığı gibi "evliliğin" de ölümüyle birçok duygu yüzeye çıkar ve daha sonra hafifler.
Boşanma belki de ölen evlilik fikrinden ziyade beraber kurulmuş, bir zamanlar düşünülmüş, tartılmış, hayal edilmiş bir geleceğin kaybıdır.
Ayrılma durumunda kocanın karısına sövmesi, hakaret etmesi, söz ve davranışlarla incitmesi ve kızması yasaktır. Çünkü evlilik bağı iyilikle kurulmuştur, iyilikle son bulmalıdır. Kalplerde sevgi ve saygıya her zaman yer verilmelidir.