Eylül... Henüz renk ve kokusu bitmemiş, fakat baharın renklerinin bolluğu o kadar hissedilmeyecek bir şekilde çekilmiş, o kadar tekrar dönmemek ümitsizliğiyle, döner gibi görünse bile hemen yine solup kararan hırçın, boş arzularla o kadar acı acı çekilmiş ki bir gün işte...
Evet, her şey çürüyor, her şey... İnsanlar da çürümeyecekler mi? Eylülde, sanki baharı özleyen hüzünlü bir tazelik, sanki üzerine çöken kışın, kendini mahvetmek isteyen hazanın inadına kalıcı olmak, tekrar bahar olmak mücadelesi vardır; fakat bunun için muhtaç olduğu şeylerden...
"Suat, Suat" diye haykırdı. Necip kapının önüne kadar koşmuştu, dehşetli bir sıcaklıkla boğuluyorlardı. Tekrar Necip, "Suat!" diye inledi, ikisine de bir inilti işitiyoruz gibi geldi, fakat ses şiddetli bir çatırtıyla boğuldu ...
Süreyya Necip'in vahşetle haykırarak içeri atıldığını gördü ...