f

Felsefe-Düşünce Deneme-İnceleme

1 member
Sosyal medyada saatlerce dolaşıp kim ne yapmış, ne söylemiş, nasıl söylemiş, hele hele ünlülerin sözlerini alıp müzik eşliğinde paylaşıma sunulması anlamsızdır. Sosyal medyada herkes kendine bir sorsa ne öğrendim bana ne verdi diye? Hele küfürlü konuşmaları komikmiş gibi gülerek izlemenin, müstehcen yayınlara bakmanın anlamlı mı, anlamsız mı olduğunu kişi kendisi değerlendirebilmeli. Kişi bu paylaşımları çoluk çocuğuyla rahatça izleyebiliyor mu? Mesela kitap yazmak da okumak da zaman ister? Sosyal medyada öylesine gezinmek de zaman ister. Sonuçta her ikisinde de zaman kavramı ön plana çıkıyorsa da, hangisine zaman kaybedilmiş hangisinde zaman değerlendirilmiştir. Bu bağlamda meydana getirilen eserlere harcanan enerji ise asla boşa harcanmış sayılmamalıdır. Eğer başlangıçta başarısız bir deneyim yaşasak bile, daha iyisini meydana getirmek için kendimizi motive edebilir yolumuza daha güçlü devam edebiliriz. Ve yahut yeni bir eser yaratmaya girişebilir, yeni bir girişimle atağa geçebiliriz. Bir şeyde başarılı olmak için, her zaman illa da sonuca odaklanmak yerine sürece önem vermek, gelecekteki çalışmalarımız için daha yararlı olacaktır. Süreçler, gelecekte başarılı sonuçlara dönüşebilir ve çok daha güçlü olarak ortaya çıkabilirler.
Sayfa 117 - Az KitapKitabı okuyor
İnsan, bir şeyin anlamsızlığının farkına çoğu zaman kendisi de varıyor. Bir yakınını ziyaret etmeye ya da en azından bir hâl hatır sormak için mesaj yazmaya zaman bulamadığını söyleyen kişi, bir elinde cep telefonu olduğu halde televizyonun karşısında boşa zaman harcıyor. Eskiden benim gençliğimde bilgi kaynaklarına ulaşmak için değişik ansiklopedilere başvurur ve ansiklopedilerin ciltlerini karıştırırdık. Şimdi elinde cep telefonu olan kişi, genelde kim ne paylaşmış, kim neler yapmış, ne yemiş, nereye gitmiş, ona bakıyor. İnternetteki çoğu bilgi ise kaynağı sorgulanması gereken uçsuz bucaksız bir okyanus gibi. Gençler, bu yapay ve anlamsız okyanusta kendilerini kaybediyor, sadece zaman öldürüyor. İnsanları ekran başına bağlayan televizyonlardaki tartışmaların da birçoğu genelde çok anlamsız. Faraziyeler üzerinden tahmin yürütmek sadece. İnsanlar boş konuşmak, anlamsız tartışmalara girmek ya da sosyal medyada zaman öldürmek gibi belirli etkinlikleri zamanla anlamsız bulabilirler. İnsanlar amaçsız ya da yönsüz bir hayat yaşamanın anlamsız olduğunu görebilirler. İnsanlar ayrıca olmadıkları biri olmayı hayal edip, onun için çalışmanın ya da sadece toplumun trendlerini takip etmenin anlamsız olduğunu görebilirler. İnsanlar tutkusuz, inançsız bir hayat yaşamanın anlamsız olduğunu da fark edebilirler.
Sayfa 116 - Az KitapKitabı okuyor
Reklam
Hayaller, hayatımızın önemli bir parçasıdır. Ortaya çıkan her eser bir hayalle başlar. Hayaller hedeflerimize ve isteklerimize ulaşmak için motivasyon kaynadığıdır; ilham almamıza yardımcı olurlar. Bununla birlikte, gerçekçi bir tutma sahip olmak ve tüm hayallerin yerine getirilemeyeceğinin bilincinde olmak çok önemlidir. Gerçekleşeceğine inanılan hayallerin peşinden koşmak, bir çabadır. Ama gerçekleşmeyeceği bilinen bir hayal peşinde koşmaya çalışmak boşa kürek çekmeyle eş değer, yorucu ve sonucu olmayan, adı üstünde bir hayalden ibarettir. Bilinmeli ki, bir işe büyük başlamakla ile de hemen büyünmez; küçük başlamakla ise daha emin yol alınabilir. Erişilebilir bazı hedeflere ulaşmak, bazen basamak basamak çıkmakla mümkün olabilir. Her meslek dalındaki çırak, kalfa, usta seviyeleri gibi, adım adım ilerlemek, hayalleri gerçekleştirmenin iyi bir yöntemidir.
Sayfa 134 - Az KitapKitabı okuyor
Dünyevi hırslar, yeme içme, maddi olarak bir çok şeye sahip olma ve de makamlı, rütbeli, unvan ve şöhret sahibi olma arzularına dayanır. Oysa bu hırslar boşunadır. ''Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi'' sözleri dünyanın saraylarına, hazinelerine sahip olmanın bile boşuna olduğunu ne de güzel ortaya koyuyor. Şöhret peşinde koşmak da anlık bir tatmin olma arzusudur. Öldükten sonra bunların hiçbirinin bir yararı olmadığı bilinen gerçeklerdendir. Musalla taşında cenaze namazı kılınan kişi bir erkekse, hakkında sadece ''Er kişi niyetine'' deniliyor. O sırada makam, unvan, şöhret ön plana çıkarılmıyor. Dünyanın en pahalı yemeklerini en lüks lokantalarda yiyen de karnını doyuruyor, bahçesindeki gezen tavuklarından elde ettiği bir çift yumurtayı tavaya kırıp ekmek bana da karnını doyuruyor. Havyar yiyen de açlığını gideriyor, soğanı yumruğuyla kırıp ekmeğinin arasına sıkıp yiyen de açlığını gideriyor. Sonunda her yaşayan için ölüm olan bu dünyada, herkes sahip olduklarıyla yetinse, insanlar şükretmeyi bilse, hakkı, haramı bilse; huzurlu bir dünyaya sahip oluruz. Sahip oluruz olmasına, ama geçiciliğini de unutmamak ve ona göre zamanı değerlendirmek erdemine de sahip olmalıyız.
Sayfa 99 - Az KitapKitabı okuyor
Bu dünya yaşantısının geçici olduğu, her ömrün sonunda ölüm olduğu ve bu dünyada yaptığımız her şeyin ahiret hayatında sorgulanacağı bilinci, insanların daha insancıl daha merhametli, daha yardımsever, daha ölçülü yaşamasına vesile olabilir.
Sayfa 109 - Az KitapKitabı okuyor
Doğduk, yaşıyoruz, öleceğiz. Elbette ki yaşamak için bize verilen doğal, insani görevler var. En büyük gerçek, herkesin sonunda bir gün öleceği ve öbür dünyaya göç edeceği. Ama bu süreyi sadece o sona odaklanarak yaşamak, bizim gibi normal insanlar için kolay değildir. Eskiden bazı ulemalar tekke hücrelerinde bunu yapmışlardır. Ancak günümüzde yaşamak için çalışmak, para kazanmak ve öğrenmek bir zorunluluktur. İnsan gibi yaşamak için bir sorumluluktur. Buna ilaveten aile olmak, üremek de gayet insani bir olgudur. Ama tüm bunların yanı sıra o son noktayı akıldan çıkarmamak da insanı, daha iyi insan yapar. Herkesin sonunda öleceğini ve öbür dünyaya gideceğini bilmesine rağmen, hayatın sadece kişinin ölümüne hazırlanmakla ilgili olmadığını bilmek de önemlidir. İçinde bulunduğumuz şimdiki zamanda yaşamak ve kendimize, ailemize, çevremize olan sorumluluklarımızı yerine getirmek, anlamlı bir dünya hayatını sürdürmek için gereklidir. Önemli olan bu dünyadaki hayatımızla öbür dünya hayatımız arasında bir denge kurmaktır. ''Hiç ölmeyecek gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış'' sözü, yaşadığımız ömrün her anında hatırlanması gereken, tekrarlanmasında yarar olan bir slogan gibidir.
Sayfa 118 - Az KitapKitabı okuyor
Reklam
İnsan, inandığı bir konuda ayağı yere sağlam basıyorsa, yani gevşek davranmayıp çelişkilerle zaman zaman kafası bulanmıyorsa, irade olarak güçlüdür. Güçlü inanca sahip olmak, öncelikle insanın kendi içinde, kendisiyle barışmasını sağlar. Ne olursa olsun insan önce kendisi olmalı, kendini bulmalı, kendini bilmeli. ''Kendine hayrı olmayanın başkasına hayrı olmaz'' derler. ''Kendini idare edemeyen, başkasını hiç idare edemez'' derler. Güçlü irade güçlü kişiliktir. Güçlü kişilik demek, güvenli insan demektir. İnsanlarda aranan en büyük özellik güvendir. Güvenli insan olmak ise hem bu dünya hem de öbür dünya için elde edebileceğimiz en anlamlı kazanımlardan biridir.
Sayfa 101 - Az KitapKitabı okuyor
Hayatın anlamını sorgulama eylemi, başlı başına bir anlam arayışıdır. İnsanlar çok eskilerden beri, hayatın anlamı ile ilgili sorularına cevap arayarak varoluş amacını anlamaya ve yaşadıklarını deneyimlere anlam vermeye çalışmaktadırlar. Bu arama ve sorgulama yolculuğu, genellikle meşakkatli ve zorlu bir yolculuktur. Ancak, aramayan bulamaz. Okumayan bilemez. Araştırmayan sağlıklı bir hedefe ulaşamaz. Nihayetinde, hayatlarının anlamının ne olduğuna ve nasıl anlamlı hale getirileceğini karar vermek, her bireyin kendi kapasitesine, kendi düşüncesine ve kendi arayışına kalmıştır.
Sayfa 120 - Az KitapKitabı okuyor
Hikayeyi açıklama katmadan anlatabilmek, anlatma sanatının yarısı eder.
Sayfa 16 - Ketebe yayınları subat 2023Kitabı okudu
Başak birinin zayıf yönleriyle dalga geçmek, ne yazık ki çok yaygın bir olaydır. Bu davranışta bulunan kişiler, hayatın her anlamında bulunabilir. Başka birinin zayıf yönleriyle dalga geçmek, aslında hiç de hoş değildir. Bu şekilde dalga geçenlerin çoğu aslında kendini üstün hissettirmek için, bir başkasının zayıf yönlerini gün ışığına çıkarmaya çalışır. Başkalarının zayıflıklarıyla alay edenlerin tavrı, umursamazlık ve saygısızlıktır. Diğer kişinin duygularını ya da davranışlarının incitici ve zarar verici olduğu gerçeğini dikkate almazlar. Diğer kişinin zayıflığına anlayış göstermezler ve neden olabilecekleri incinme ve acıyı anlamazlıktan gelirler. Başkasının zayıf yönleriyle dalga geçmek, insanlık adına kabul edilemez bir davranıştır. Bu da şiddet uygulamanın bir başka çeşididir bir tür zorbalıktır ve ciddi, hoş olmayan sonuçları olabilir. Bu davranışta bulunanların, sözlerinin ve davranışlarının başka bir kişi üzerinde yaratabileceği etkinin farkında olmaları ve başkalarının zayıf yönlerine saygı duymayı öğrenmeleri gerekir. Bunun için kullanılan ''Başkasından nasıl muamele görmek istiyorsan öyle davran'' sözü çok anlamlıdır ya da bir Türk atasözünün dediği gibi ''İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına''
Sayfa 76 - Az KitapKitabı okuyor
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.