Felsefe-Düşünce-Tasavvuf

Profil
Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi... Tebessümü simâsında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi... Aşk'ı tende sananı değil, Aşk'ı ruhunda can bilenlere arat bizi... Hz Mevlana.
Efendim bizim sohbetlerimiz insan nedir, vazifesi nedir, ne olur, bunları izah eder. Bunları pek az murşid açık, açık anlatır. İnsanın şerefi, ne için yaratıldığı ve ne olacağı manevi kanun-u İlahidir. Tasavvuf kitaplarından Muhammediye ve Fütuhat- ı Mekkiyye' yi çok beğenirim. (sohbet 1 - insan)
İnsan-ı Kamil
İnsan-ı Kamil
Reklam
Kahramanın yolculuğu en eski 'kendini bilme' yollarından Şamanizm'den başlayarak Tasavvuftaki Seyr-i Sülük'a kadar "Ben"in kendinden kendine gerçekleştirdiği bir seyr-ü seferdir.
Sayfa 9 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Aklımızın hakimiyetini kalp hakimiyetine değişince, manzara değişir. Daha ileride görürüz ki kainat yok. Bu müthiş esrardır. |Hasan Lütfi Şuşu
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Varlığın Merkezine Hikmet Yolculuğu
Nefs-i emmare'den nefs-i raziye'ye kadar izlediğimiz ontolojik yükselme sürecinde insan, farkına varmadan birtakım köklü değişikliklerden geçer. Alt katlarda hüküm süren ve varoluşun ana dinamiği olan ölüm korkusu, sessiz sedasız yok olur. Evren senfonisinden aykırı sesler çıkaran insan, bütün ile ahenkli bir yapıya kavuşunca, yani tevhid şuuruna ulaşınca ölüm fikri kendiliğinden kaybolur. Bilinçdışına atılmış ölüm korkusu sadece ferdi bir sorun değildir. Bütün bir medeniyetin varoluş tarzını belirleyen, dünyanın geleceğiyle ilişkili vahim bir problemdir. Bu korku gün geçtikçe, nefsin alt katlarında sıkışıp kalan insanı ve buna bağlı olarak çevresini yıpratıp tüketir. Durumun vehametini farkeden Batılı filozof ve psikologların, son yüzyıl içerisinde akılcı yollarla insanın son sorularından ilki olan ölüm korkusuyla baş etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Mevlina bu korkuyu asırlar öncesinden gidermek için şunlan söylemiştir:
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Mitolojinin ve farklı dinlerin bâtınî kısımlarının sıkça kullandığı sembolik düşünce maddeler arasındaki ilişkide sınırsızlığa izin verir. Her şey farklı özellikleriyle çok çeşitli fikirler uyandırır ve bir özelliğin birkaç sembolik anlamı olabilir. En yüksek kavramların binlerce sembolü olabilir. Hiçbir şey yüceyi temsil edecek ve övecek kadar
Sayfa 26 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Günlük koşuşturmaca içinde kendini tekrarlayan modern insan farkına bile varmadığı ruhunun açlığını doyuramamanın bedelini çok ağır ödemektedir. Modern hayatın yoğun temposu içinde tükettikçe daha da çok kazanıp daha da tüketmeye programlanan ve zorlanan ve kazandıkça daha da harisleşen insan bu kısır döngüyü fark etmemekte ya da nasıl kıracağını bilmemektedir. Böyle bireylerden oluşan toplumların ve onların yöneticilerinin dünyayı ne hale getirdiği ortadadır. Son dönemlerde insan nesline karşı her bir alanda uygulanan ve onu her yönüyle kuşatmaya çalışan negatif manipülasyonlar, kötücül zihin müdahaleleri çağdaş insanı daha da sıkıştırmaktadır. "Bu koşuşturmacanın içinde bir an durup, derin bir nefes aldıktan sonra, kendisine ben ne yapıyorum? Sadece gördüğüm ve göründüğüm halimden mi ibaretim? Bu hayata gelişim sadece bu kısır döngüyü yaşamaktan mı ibaret? Elde edip durduklarıma rağmen içimde durmadan hissettiğim bu boşluk duygusu, bu içimi kemiren huzursuzluk, bu kazandıkça daha da artan tatminsizlik, bu içimde durmadan kanayan beni acıtan yara nedir? Ruh halimi yöneten ben miyim, yoksa bana dayatılan oyunu mu oynuyorum?" sorularım sorarak farkındalık oluşturmaya başladığı anda aslında kendinin sadece bu günlük olarak algıladığı "ben"den ibaret olmadığını anlamaya başlayacaktır.
Sayfa 18 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Sıradan insanı "kahraman savaşçı"ya dönüştüren "ölüm" bilincidir. Fiziksel bedendeyken ölümü tadanlar yaşarken de uyanık (aydınlanmış) olurlar. Aydınlanma yuvaya dönüştür, benliği tanımakta gerekli unsurdur. Tanrısal ışığa ulaşabilmek için insan önce kendi içindeki gidi ışığa ulaşmalıdır.
Sayfa 14 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Fena Risalesi
Fena Risalesi
Rasim Özdenören’in 8 Ocak 2005 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde Fenâ Risalesi üzerine yazdığı bir yazı. Fenâ Risalesi Mahmut Kanık, kendini dil ve edebiyat konusuna hasretmiş, ağırlıklı olarak René Guénon'dan, İbn Arabi'den çevirdiği kitaplarla hem çeviri dünyamıza, hem İslâm'ı
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.