"Topraklarında yaşayanlar arasında bir görev için daha uygun biri varken başkasını o göreve atayan hükümdar, Tanrı'ya ve Devlete karşı günah işler," ilkesi Yeni Ahit'te değil, Kuran'dadır.
Hıristiyan ahlakı denen ama aslında teolojik ahlak denmesi gereken şey, İsa'nın ya da havarilerinin eseri değildir, çok daha sonraki bir dönemde ortaya çıkmıştır, ilk beş yüzyılın Katolik Kilisesi tarafından aşama aşama kurulmuştur ve her ne kadar çağdaşlar ve Protestanlar tarafından örtük bir şekilde kabul edilmiyorsa da, onlar tarafından bekleneceğinden az bir oranda değiştirilmiştir. Ortaçağ' da yapılan eklemeleri kesmekle yetinmişlerdir, her mezhep bunun yerine kendine ve eğilimlerine uygun yeni eklemeler yapmıştır. İnsanlığın bu ahlaka ve onun ilk öğretmenlerine büyük bir borcu olduğunu inkar edecek son insan benim; ama pek çok yönden eksik ve tek yanlı olduğunu, onun onaylamadığı görüş ve duygular Avrupalı yaşam biçimini ve Avrupalılık karakterini şekillendirmeye katkıda bulunmasaydı, insanlığın durumunun bugünkünden çok daha kötü olacağını söylemekten de çekinmem.
Tüm inançların öğretmenlerinin, inananların kafasında ismen bağlı oldukları doğrunun canlı bir kavrayışını ayakta tutmanın zorluğundan yakındığını sık sık duyarız, böyle bir kavrayış hislere de nüfuz edecek, davranışları gerçek anlamda yönlendirecektir. İnanç henüz var olma savaşı verirken böyle bir zorluktan yakınılmaz: Daha zayıf savaşçılar bile
Dinin canlandırılması adıyla bugünlerde öne sürülen şey, dar ve eğitilmemiş kafalarda her zaman yobazlığın da bir o kadar canlandırılması anlamına gelmiştir; bir halkta, bu ülkede her zaman orta sınıflarda görülen hoş görüsüzlüğün güçlü ve daimi mayası varsa, zulüm görmeyi hak ettiğini hep düşündükleri insanlara etkin olarak zulmetmeye başlamaları için çok ufak bir kışkırtma yeterli olur.
De ka were van merivên ku di xwartirîn dereceya ehmeqti û cehaletê de, lê xwe aqilmendtirîn zend dike, bibîne. Û zanibe ka delalet, çiqas mirovî digêre hetikî û zelîl û echel, û îbretê jê bistîne.
Ey ehmeqê serxweş ê ku ji ehmeqê herî ehmeqan ehmeqî bûyî!
Serê xwe ji avzêlka siruştê derxîne, li pişt xwe binêre.
Wî Sani‘ê Zulcelal ê ku ji zerreyan bigre hetanî gerstêrkan hemû mewcûdat bi zimanên cuda cuda şahidiya wî dikin û bi tiliyên xwe wî îşaret dikin, bibîne.