Profil
Annemin dedesinin dedesinin iki tane hanımı varmış. Bir gün seçim günüymüş, dede demiş ki hanımlarına: "Mührü şu işaretin/sembolün üzerine basacaksınız." Onlar da tamam demişler. Neyse oyu kullanıp gelmişler. Dede "neye bastınız mührü" diye sormuş. Hanımlardan biri demiş ki: "Sıraya bastım" (:D) Öteki de demiş ki: "Sen saf mısın, duvara basılacaktı." (:D)
“Anne, üşüyorum. Sobayı yakamaz mısın?” “Kömürümüz yok.” “Neden?” “Çünkü baban işsiz kaldı.” “Neden?” “Fazla kömür olduğu için.” Böylesine bir delilik, kapitalist sistemin doğası gereğidir. Çoğu toplumsal normlarda bu delilik, apriori olarak kabul görür.
Reklam
Bir elektrik ampulünü takmak için kaç İtalyana gerek vardır? Biri ampulü tutar iki yüzü odayı çevirir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Sosyal realite..
Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş pazara. Bir başka cambaz yanaşmış: - “Kaça bu eşek?” “Bin lira.” - “Aldım gitti, ver elini helalleşelim..” Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış: “Yahu görmüyor musun, bu eşek topal. Onun için ucuza verdi.” - “O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış. Bu nedenle topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor.” Eşeği satana koşmuşlar: “Yahu bu eşek topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış.” Satıcı gülmüş: “Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum.” Alıcıya koşmuşlar: “Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!” Alıcı dövünmeğe başlamış: - “Vay namussuz herif! Verdiğim para sahte olmasaydı beni kazıklayacaktı demek..” Başka bir mecradan fıkrasını alıntıladığım Oktay Zingal adlı arkadaş fıkranın sonuna şu manidar yorumu eklemiş: "Çağımız insanının ahlâk yapısının özeti...! Yalan söylediklerini biliyoruz.!! Yalan söylediklerini biliyorlar.!! Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.!! Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.!! Ama yine de o yalanı söylüyorlar.!!"
Musa, İsa ve sakallı bir ihtiyar golf oynuyormuş. Musa uzun mesafeli bir atış yapmış; top çim alana inmiş ama dosdoğru gidip yapay gölcüğe yuvarlanmış. Aynı anda Musa sopasını kaldırmış, gölcüğün suları ikiye ayrılmış ve top yoluna devam edip çimlere ulaşmış. İsa da uzun bir atış yapmış. Onun vurduğu top da doğrudan gölcüğe gitmiş ama tam içine düşecekken havada asılı kalmış. İsa gitmiş, suyun üzerinde yürüyüp topu almış ve yeşilliğe bırakmış. Sıra sakallı ihtiyara gelmiş. İhtiyarın vurduğu top doğrudan çitlere çarpıp yola fırlamış, o sırada yoldan geçen bir kamyondan sekip gerisingeri golf sahasına yönelmiş. Bu top da gölcüğe gidiyormuş ama gitmemiş, çiçeklerin arasına düşmüş. Çiçeklerin arasındaki bir kurbağa topu görür görmez atılıp ağzına alıvermiş. Tam o sırada bir kartal süzülerek gelmiş ve kurbağayı kapmış ve yükselmiş. Kartal, pençelerinde kurbağayla golf sahasının ucuna doğru ilerlerken kurbağa topu ağzından bırakmış ve top süzülerek doğrudan deliğe girmiş. Bunun üzerine Musa, İsa'ya bakmış ve "Babanla golf oynamayı hiç sevmiyorum."
Manidar koşular..
Bir ceylan çılgın gibi koşuyordu. Bir fil sordu: - Niye böyle koşuyorsun ceylan? Ceylan cevap verdi: - Polis köydeki bütün keçileri tutukluyor. Fil: - Ama sen keçi değilsin ki. Ceylan: - Yargının içinde bulunduğu durumda keçi olmadığımı kanıtlaman yirmi yıl sürer! Ve fil de koşmaya başladı.. (Alıntı)
Reklam
Hafta sonuna güzel bir fıkra bırakayım,umarım beğenirsiniz ''SALAK BEYAZ ADAM'' Kızılderili ve hava tahmini Film ekibi, çölün kızgın güneşi altında film çekimi yapmaktadır.Zor şartlar altında çalışırlarken ihtiyar bir kızılderili sete doğru yaklaşır ve yönetmenin yanına giderek... " yarın yağmur var "der ve gider.Şaşıran yönetmen,ertesi gün yağan yağmuru hayretle izler. Bu sırada ihtiyar kızılderili yine gelir "yarın fırtına var " der ve yine aniden uzaklaşır. Gerçekten de ertesi gün müthiş bir fırtına çıkar ve çölü birbirine katar. Yönetmen emreder... Çabuk bana o kızılderiliyi bulun getirin ve istediği parayı verin,o olmazsa biz bu filmi bitiremeyeceğiz. Adamları kızılderiliyi bulur ancak yaşlı apaçiyi para miktarına razı edemezler. En sonunda bir milyon dolara anlaşırlar ve adamlarla birlikte film setine giderler. Bir ay boyunca söylediği bütün tahminler tutar. Yağmur der,yağmur yağar,çöl fırtınası der,çöl fırtınası olur, kavurucu sıcak der,kavurucu sıcak olur. Yönetmen gayet memnun mesut durumda filmi çekmeye devam eder. Derken birgün yaşlı kızılderili susar ve hicbir şey söylemez. Yönetmen... Nasıl olsa geçer diye düşünerek bekler. 1 gün, 2 gün, 1 hafta, 1 ay derken, yönetmenin sabrı taşar ve kızılderiliyi bir köşeye çekerek öfkeyle sorar. Bana bak sana bu iş için dünyanın parasını ödedim,eğer susmaya devam edersen en sonunda seni buradan atacağım. Kızılderili omuzlarını silker... Bilsem söylemez miyim? Ama radyo kırıldı!...🤣🤣🤣🤣