Dumas’ın ilk eseri Pauline, sunuşta verilen bilgilere göre, yazarın bir handa göz göze geldiği “çok üzgün genç bir kadın” olarak ifade ettiği Pauline ile karşılaşmasıyla, onun yüzündeki bu hüznü merak etmesiyle oluşmaya başlar. Gerçek olaylara dayanan hikâyeye yazar (yine sunuştaki bilgilere göre) onun adını, karşılaştığı bu genç kadının adını
Sonra kendilerine döndüler, kendi projelerine, kendi kaygılarına, evde döşemesi değişmesi gereken mobilyaya, eşleri birbirlerine aşktan daha güçlü bağlayan, gündelik hayata dair o binlerce ufak tefek meşgaleye.
Selamlar
Marcel Proust Kıskançlık
Proust’un okumayı çok istediğim ‘Kayıp Zamanın Izinde’ adlı yedi ciltten oluşan serisinden beşinci kitaptan bir bölüm olan kıskançlık kitabı Proust ile tanışma, kalemine alışma kitabı olacak keyifte ve akıcılıkta..
Marcel Albertine’ye aşıktır. Paris’te burjuva evine taşınıp beraber yaşamaktadırlar. Bu yakınlık iyi midir? Kötü müdür? Birbirimizi kontrol etme, sahiplenme, sürekli deneme duygularının altında ne yatmaktadır. Bu sevgi midir? Saplantı mıdır? Aşk mıdır? Bu duygular her ilişkide olur mu? Ya da her ilişkinin belli bir döneminde yaşanıp biter mi? Yoksa hepimiz ruh hastası mıyız? Sadece güzel ve yakışıklı olanlar mı kıskanılmalıdır? Sevginin bir göstergesi midir? Bağları güçlendirir mi? Yoksa kişilerin alanına girmek gerginlik mi yaratır? Erkeğin güç gösterisi kadının sevgi kanıtı mıdır?.. gibi birçok soruya kendi gözlemleri, harika betimlemeleri ile cevap vermeye çalışıyor.
Kitap, bazı sorulara cevap verirken, yazdığım gibi birçok yeni soru da ekledi zihnime..
Peki sizin kıskançlık seviyeniz nedir? Fikirlerinizi yoruma bekliyorum.
KıskançlıkMarcel Proust · Can Yayınları · 20201,941 okunma
Yaşama hakkı !!!
Bir insanın en doğal hakkı elinden alınabilir mi? Arkasında kalan ailesine ne olacağı hiç düşünülmeden... Daha ölmeden önce, küçücük kızına senin baban öldü dedirtecek kadar... Yaşlı annesine ve hasta eşine; kömür işçisi mahkumu olarak çalışıp para gönderebilecekken...
İşte Victor Hugo'nun kavgası bu yüzden.
19. yüzyıl Fransa'sında, işlediği bir suçtan ötürü idam cezasına çarptırılan bir adamın öyküsü. Öykünün, gerçekten bir mahkumun kendi notlarından mı esinlenildiği yoksa yazarın kendi hayal dünyasından mı çıktığı bilinmez. Yazar, hangisine inanacağımızı bize bırakmış.
Kitap, idam mahkumunun ölüm cezası aldığı günden idam edileceği güne kadar olan 6 ayı anlatıyor. Ama esas yoğunluk son gün yaşadıklarında olduğu için kitabın ismi bu şekilde seçilmiş.
Kitabın sayfa sayısının kısa ve içeriğinin sürükleyici olmasının yanısıra Victor Hugo'nun yazmış olması kitabı okumak için güzel bir neden. Ama içerdiği duygu yükünün fazlalığı nedeniyle tek seferde okumayı tavsiye etmem. Keyif aldığım, yeni şeyler öğrendiğim, beni geliştiren bir kitap oldu.
Herkese keyifli okumalar dilerim :)