Geçmiş ve geleceği birbirinden ayıran tek çizgi, içinde bulunduğumuz andı ve biz, çizginin kendisinden çok, onun birbirinden ayırdıklarıyla ilgileniyorduk.
Belki de hep o çizginin üzerinde olduğumuz için, o bizden bir parça gibi oluyordu.
Oysa geçmiş, uğurladığımız bir misafir, gelecek ise henüz tanımadığımız bir yabancıya benziyordu.
İkisi de bizden değildi.
Bizden olmayanlar ise dikkatimizi her zaman daha fazla çekmişlerdi.
Geçmişimize bakarak geleceğimizi kestirmeye çalıştığımız anlar vardır. İnsan ücra yerde bir kayanın üstünde oturur ve büyük bozgunların dökümü geçmiş ile koyu bir karanlıktan ibaret gelecek arasında uyum yakalamaya çabalar.
Oysa insan denen çer çöp bugüne bakmalıydı en fazla. Bugünde kalmalıydı. Geçmişi ve geleceği düşünmek insanı yormaktan ve kahretmekten başka bir işe yaramıyordu.