Gerçekçiler, en kestirme ifadeyle, romancı ile roman arasındaki "göbek bağı"nın kopmasını istemekte, dolayısıyla olayları anlatmada romancının azami derecede objektif (yansız) kalmasını savunmaktadırlar. Romancı, Flaubert'in deyişiyle, hayata "hekim gözüyle" bakmalı, kalemi adeta bir "neşter" gibi kullanmalıdır.