Çocukken güneş olmak isterdim,
Sonra anladım ki en iyisi çocuk olmak.
Çünkü güneşten sıcaktı kalbim.
Büyüdüm derken, yaşam denen ayazda üşüdüm.
Soğudu buza döndü kalbim.
Ne “güneş” olabildim,
Ne “çocuk” kalabildim…
alışmaya çalışmak katlıyo' beni ikiye
kaldırıldım dolabında en uzak yere
çabuk özür dile
çürüttün en taze hislerimi
karar ver artık ne istediğine
elinde oyuncak, gelgitlerin sıktı
bıraktım nefes alsın
anlamı yok.
Çocukken güneş olmak isterdim,
Sonra anladım ki en iyisi çocuk olmak.
Çünkü güneşten sıcaktı kalbim.
Büyüdüm derken, yaşam denen ayazda üşüdüm.
Soğudu buza döndü kalbim.
Ne “güneş” olabildim,
Ne “çocuk” kalabildim…
"Güneşin her doğuşu, yarasını tekrar deşerdi. Artık uykunun insana nasıl unutma şansı tanıdığını ama şafakla acının da uyandığını ve insanın bir saliseliğine ne çektiğini unuttuğu için daha da kötü hissettiğini anlıyordum."
"Kendi durumunuzun son derece kötü, bunaltıcı ve ümitsiz olduğuna, ne olursa olsun iyileşmeyecek tek kişi olduğunuza ikna olmuş olabilirsiniz. Ama önünde sonunda, bulutlar dağılacak, gökyüzü açılacak ve güneş yeniden parlamaya başlayacak."
Sonbahar çarpar ya adamı
Ben de tutup bir anı çaldım
Ekim güneşinden, Stokholm’un mavi göğünden
Kavgadan ve şiirden
Okyanusa düşen bir yaprak gibi kendimi saldım
Yağmurun ve güneşin yuduğu ekim
Ölüme giden güzelliğin
Akşam güneşinin öptüğü şehir
Bir umut mu yoksa keder midir?
Yüreğin teline dokunan
Bir anı, belki donakalmış
Geçmişin çıngırağını çalan
Hepsi burada işte, avucumda
Hayat da güzellik de ölüm de??