Hiç bilmediğim bi şehrin, hiç bilmediğim sokaklarında hem de mazi güdümlü zamanlarında dolaştım. Sivas'a daha önce gidenler ya da orada yaşayanların daha çok seveceği bi kitap. Yazarın dili o kadar sade ve güzel ki insanı sıkmadan ilerliyor. "Nerede o eski günler" derken "kör öldü badem gözlü oldu" babında her şey eskiden güzeldi mantığı ile değil de eskiden güzeldi ama eksiği de vardı diyerek adil bi anlatım tercih etmiş yazar. Şehir günlükleri okumayı sevenleri zevkle okuyacağı bi kitap.
Yıllar içinde yaşanan güzel günler; kuyunun ağzını gizlemeye yarayan dallar misali sadece üstünü örtüyordu yalnızlığın. Ve henüz bilmiyordum ki, tıpkı o çok sevdiğim şarkıdaki gibi, yıllar boyunca kör kuyularda merdivensiz bırakılacaktım.
İnsanın kendi toprağında dışlanması kadar kötü bir şey yoktur....
Kendi yaşadığı toplumdan dışlanmak...ve olması gerekenleri uygulamamızın yanlış bir şeymi gibi insanları Celal' in dışlanması ve bunlarla beraber Anadolu'yu işgal altında olması insanların birlik ve beraberlik içinde olmaması kadar acı gerçekti maalesef... hüzün dolu yıllar..