yolcu arabası kaldırımlardan ağır bir şekilde yuvarlanırken ve yolun çamuruna ve suyuna sıçrarken tekerlekleri gümbürdüyor. Bütün gece boyunca uykulu nöbetlerle sıkıntılı uykular arasında gidip gelen zavallı yolcular, rüyalarında kendi sakin yataklarını görecek ve uyandıklarında kendilerini hâlâ sarsıntı içinde bulacaklar.
Ne mutlu bana ki hemen tanıdık odama çekilip ateşin karşısında rahatça kadeh kaldıracak, düşüncelere dalacak, uyuklayacak ve herkesin görebileceği manzaralarda bir tuhaflık olduğunu hayal edeceğim.
Ama önce, deliklerinin dairesel desenini etrafındaki zemine yansıtan teneke bir fenerle ilerleyen bu yalnız figüre bakalım. Korkusuzca bilinmeyen karanlığa doğru ilerliyor, ben onu takip etmeyeceğim.
Bu figür bana, daha uygun bir figür bulamadığım için, taslağımı sonlandırabileceğim bir ders veriyor. Önündeki kasvetli yolda yürümekten korkmuyor, çünkü evinin ateşinin başında tutuşturduğu feneri onu yine aynı ateşin başına kadar aydınlatacaktır. İşte biz gece gezginleri de fırtınalı ve kasvetli bir dünyada, göksel bir ateşte tutuşturulmuş İnanç lambasını taşırsak, bu lamba bizi mutlaka ışığını ödünç aldığı o cennetteki yuvamıza götürecektir.
•Nath Hawthorne, Night Sketches, 1837