“Uzun boylu bir kadın girdi. Ayakkapları topukluydu. “Yapmalarını kırıp kendi topukları üstüne inse daha bir kadınlaşacak. Bu kadın uzun topuk modasını kısaların çıkardığını bilmiyor mu? Uzunlar ahmak olur, derler. Doğru.””
Konuşurken bir kadınınki kadar küçük, ama aynı zamanda bir maymununki kadar kıllı elleri, masanın açık mavi örtüsünün üzerinde tarih öncesinden kalma tüylü iki hayvan gibi usulca kıpırdanıyordu.