Bir kış, neredeyse adam boyu kar yağmış. Aylarca bir toplu iğne başı kadar bile toprak görünmemiş. İnsanlar burunlarını dahi dışarıya çıkaramamış.
Hazıra dağ dayanmaz hesabı, halkın yiyeceği de tükenmeye başlamış.
İnsanlar lokmalarını sayar hâle gelmişler. Kıtlık sadece insanları değil hayvanları da vurmuş; bir deri bir kemik kalmışlar.
Hoca’nın emektar eşeği de kıtlıktan fazlasıyla nasibini almış; günden güne kötülemiş.
Elinde avucunda bir şey kalmayan Hoca, eşeğin kulağına bir umut eğilip:
- Ölme eşeğim ölme, demiş, yonca bitecek. Sen de yersin ben de!