Kim olduğunu gerçekten öğrenmek isteyen biri, hayal kırıklıklarını durup dinlenmeden, tutkuyla biriktirmelidir ve hayal kırıklığı doğuran deneyimleri biriktirmek bir hastalık gibi olmalıdır, hayatının her şeyi belirleyen hastalığı; çünkü öyle olursa, hayal kırıklığının yakıcı, zararlı bir zehir olmadığını, bizi oluşturan gerçek çizgiler konusunda gözlerimizi açan serin, yapıştırıcı bir merhem olduğunu apaçık görebilir.
Sayfa 211 - Kırmızı Kedi Yayınları & 16. Baskı & 2. Bölüm Karşılaşma 23·Kitabı okudu
"Ünlü Sufi üstadı Amerika Kaliforniya'da bir üniversitede ders vermek için davet edilmişti. Dersin başlayacağı sabah saat sekizde konferans salonu tamamen dolmuştu. Tam o sırada asistanlardan biri kürsüye geldi ve şu duyuruyu yaptı: 'Üstat şimdi uyandı. Lütfen sabır gösterin. Zaman geçti ve insanlar birer ikişer salondan ayrılmaya başladılar. Öğlen olduğunda asistan yine kürsüye geldi ve üstadın yeni tanıştığı güzel bir kadınla sohbeti biter bitmez gelip konuşmasını yapacağını söyledi.
İzleyicilerin büyük bölümü kalktı ve salonu terk ettiler. Öğleden sonra saat dörtte üstat salona geldi. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Bu kez salonda kalanların hemen hepsi çıkıp gitti. Geriye sadece altı kişi kaldı. 'Bildiklerimi öğreteceğim kişiler sizsiniz' dedi üstat, sarhoş numarasını yapmayı bırakarak. Sonra şöyle devam etti: 'Uzun bir yolu yürümek isteyen herkes ilk ders olarak yolun başında karşısına çıkan hayal kırıklıklarının üstesinden gelmeyi öğrenmelidir."
[[ Yalnızlık duygusu yolun başındaki hayal kırıklarından sadece birisidir. ]]