"Çok erken konuşmuşum.Konu komşu şaşmış 'Aaa parmak kadar çocuk konuşuyor' demişler. Ve nazar değmiş, susmuşum. Evdekileri haklı olarak merak, telaş, kaygı almış.Yaşlı ahbaplardan biri,'Kanarya suyu içirin!' önerisini ortaya atmış.Anacığım da kapı kapı kanarya besleyen komşu aramış.Bulmuş da.Kanaryanın kafesindeki minik su kabını çıkarmışlar, içindeki suyu benim o minik ağzıma yaklaştırmışlar.İçiş o içiş..Bir konuşmaya başlamışım.
Şimdi ötmeyen kanaryalara benim suyumu içiriyorlar.
Islam dünyasına getirilen bu bariz yanlışlıklardan biri de şeriat ile tasavvufun ayrı alanlar sanılmasına yol açması olmuştur.
Asr-ı Saadette şeriatla tasavvuf aynı anda ve bir arada yaşanırken, bunlar her Müslümanın hayatında bütünleşmiş halde uygulanırken, sonraları bu ikisi adeta farklı alanlarmış gibi algılanmaya başlanmıştır. Bu sonucu Müslümanca yaşamanın giderek hayattan uzaklaşması, bilinmesi gereken şeylerle yaşanması gerekenler arasında bir kopukluk oluşmasına yol açması ile izah edebiliriz. Bu olay besbelli ki, zararsız bir zihinsel faaliyet olmaktan ibaret kalmamıştır. Müslümanlar giderek birbirlerini zahir ehli, bâtin ehli gibi suçlayıcı ayırmalarla itham etmeye girişmişlerdir.
Gümüz Müslümanında, teslimiyetteki hasbilik bir ölçüde ortadan kalkmıştır. O, Islami yalnız ona teslim olmaktan ibaret bir vetire olarak görmüyor sanki: teslim olmakla birlikte, bazı beklentiler de aranıyor.
Filozof ve yazar. Siyasi fikirleri ile, Fransız Devrimi'ni etkilemiş. Düşünceleri özellikle, devrimden sonra kurulan yeni devletin kalkınmasında, toplumun sosyal yapısında ve eğitim sisteminde etkili olmuş.
Abdülhakîm Arvasî, “Bu millet, Sultan Aziz’in âhını çekiyor; daha Sultan Hamid’e sıra gelmedi” demiştir.
Şehadetinin 146. Sene-i Devriyesinde
Osmanlı İmparatorluğu’nun 32. Padişahı ve Hattat Sultân Abdülaziz Han’ı
Rahmet ve Minnetle Yâd Ediyoruz.
ekrembugraekinci.com/article/?ID=692...
İster ölüm olsun ister ayrılık
İnsan unutur mu var olduğu bedeni
Dünya sözüm, can evim
Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım
Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.