Murat Gülsoy
Her yeni öyküde sanki biraz daha ustalaşıyorsun, yeni bir şeyler keşfediyorsun gibi geliyor bana. Anlatımın ve üslubun üzerine söyleyecek fazla bir şeyim yok. Belki öykünün sonu biraz sorunlu ama bu da bakış açısına göre değişir.
Diyor
okuruna, (s:14)'de
Dili anlatımı kendi, kendini hesaba cekıp bunu sözcüklerle, başkasını anlatır gıbi, anlatımı, duru temiz bir dili, olusu, okurun ilgisini artıyor,
Sürükleyici bir anlatım, şaşırtıcı kurgular, ironik bir yaklaşım ve yoğun bir içebakış...
Yazarın bu ilk kıtabı olmasına rağmen birçok ödül aldığını da biliyoruz..
Yoruluyorsun. İkinci tekil şahısta düşünmekten yoruluyorsun, ama ben demenin yol açacağı duygusal tepkimeleri de kaldıramayacağını çok iyi biliyorsun. Acaba birkaç benlik daha yaratabilir misin? Bunun hesaplarını yapıyorsun. Ama bu durum ne yazık ki hikâye yazmaya benzemiyor. Birkaç sözcükle yaratılan hayatların tümünün, aslında kendi kopyaların olduğunu anlıyorsun. Bunu neden daha önce fark etmediğine şaşırıyorsun. Bir anda, bir meleği, bir ermişi, bir azizi andıran masum yazar görüntüsünün yerini, kendi kendine –üzeri toplumsal onay gören bir estetikle örtülmüş– terapi yapan ve bu yaptığını da yazmak ya da yaratmak sanan bir hasta imgesi alıyor. Üstelik bu düşünceyi doğrulayacak bir sürü kanıt, Şeytan’ın Avukatı tarafından zihin mahkemesine sunuluyor. “İşte,” diyor Avukat, “burada rakamlarda da açıkça görülüyor, sanık normal insanlar gibi bir yaşam süremediği için bu yolu seçmiştir.
Kendinize bir iyilik yapın bu kıtabı okuyun ve okutun
Arada buluşup aynı masada sohbet eder gibi okuyorum , İtalyan edebiyatının güçlü kalemi
Italo Calvino'noyu
Dünya'yı
tersten okumak üzerine bir kitap: Kesişen Yazgılar şatosu. Sık bir ormanın ortasında bir şato, gece bastırdığı için yolculuklarına devam edemeyenler için barınak olur. Yolcular konuşma yeteneklerini kaybettikleri için tarot kartlarını kullanarak birbirleriyle iletişim kurarlar. Her birinin kader yolu bir diğerininkine açılmaktadır. “
karanlığın bastırmasıyla ormandaki yolculuklarını yarıda bırakmak zorunda kalan yolcular bir şatoda bir araya geliyorlar. ve tarot kartlarındaki resimlerle kitaptaki öyküleri dile getiriyorlar. sınırlı sayıdaki kartlar sonsuz sayıda şey anlatmak. birinin öyküsü bitiyor diğerinin öyküsü başlıyor...
Sizde bu büyülü yolculuktan pay almk istersenız buyurun seveceksiniz
Ayfer Tunç
Zaman izafi, hayat uzun, karanlık bir rüya...
( Eserden s:35)
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi.
Ayfer Tunç,
Kırmızı Azap, Ayfer Tunç’un 25 yıllık yazarlık birikiminin en önemli köşe taşlarından biri..
Ayfer Tunç’un daha önce Aziz Bey Hadisesi ve Taş-Kâğıt-Makas kitapları içinde yer alan kısa öyküleri, Kırmızı Azap’ta bir araya geliyor, birbirini bütünlüyor...
Hayatın damaklarımızda bıraktığı buruk tat, yazarın edebiyattaki ilk durağı olan öykülerinde de incelikle işleniyor...
Sizde dinlenmk istediğinizde okur musunuz oykü ben severek keyifle okuyorum okuyun
Sadık Hidayet
Diye başlayalım söze.. 17 şubat 1903 tahran, 9nisan 1951paris modern İran edebiyatının önde gelen yazarlarından biridir..
Sâdık Hidâyet'in ( öyküleri, hem onun kendi yapıtına hem de modern İran edebiyatına giriş için mükemmel birer anahtar niteliği taşır...
İlk hikâyelerini Paris'teyken yazdı. 1936'da Hindistan'a giderek Sanskritçe öğrendi. Buradayken Budizm'i inceledi ve Buda'nın kimi yazılarını Farsçaya çevirdi.
Hidayet birçok hikâye, kısa roman, iki tarihi dram, bir oyun, bir seyahatname ile bir dizi yergili komedi ve taslak kaleme aldı. Yazıları arasında ayrıca birçok edebiyat eleştirisi, İran folkloru ile ilgili araştırmalar ve Orta Farsça ile Fransızcadan yapılmış çeviriler yer alır. Sadık Hidayet, İran Dili ve Edebiyatını uluslararası çağdaş edebiyatın bir parçası haline getiren yazar olarak kabul edilir..
Dili ağır ağdalı, karamsar belki insanı biraz zorluyor bazı konuları olsa da
Hidayet 'i okumak keyifli farklı bir yolculuk
Mehmet kanar çevirisiyle
. Ozamn buyurun keyifle okuyun
Diri GömülenSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20152,805 okunma
Sadık Hidayet
İran edebiyatının usta kaleminin farklı bir kıtabını okuduk.. yaşam ve toplum görüşünün İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği yıkımla çok olumsuz bir havaya büründüğü, inziva ve intiharın kaçış yolu olarak gösterildiği, mutluluğu bu dünyada bulmanın mümkün olmadığının ele alındığı yedi öyküden oluşuyor...
İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta.
(Eserden S:40)
Yine Mehmet Kanar'ın usta çevirisiyle keyifli bir yolculuk oldu..
İyi okumalar olsun
Aylak KöpekSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20003,124 okunma