Bir kör için zaman yoktur.
Çünkü gece ve gündüz yoktur.
Ama gören için de zaman yoktur.
Çünkügün ve gece zaman değildir.
Yalnızca aydınlık ve karanlıktır.
İnsan tükenir, deniz tükenmez. Denizi bilmeyenlerin, denizi yaşamayanların anlayamayacakları, "alıkça" diye niteleyebilecekleri bu "seyir" şaşırtıcı olaylarla doludur.
İnsanlar ikiye ayrılabilir mi:
Körler ve görenler.
Kuşkusuz, evet.
Ama bu durumda hakanlarla görenleri işitenlerle duyanları okuyanlarla anlayanları ayırmak gerekmez mi?
Sağırlık, körlük birer sakatlık.
Ya öbürleri?
Ve elimdeki kürekle itelemeye çalışıyordum cesedi. Denize düşüp yüzme bilmediğinden boğulmuş muydu?
Yoksa kendini bu soğuk kış gününde denize atacak denli umutsuzluğa mı kapılmıştı? Biliyorum. (Hiçbir zaman öğrenilemez bir intiharın gerçek nedeni.)
“Yolculuğun içinde bulunan kimse, kendisi bir iş yapmamış bile olsa, sırf o yolculuğun içine girmiş olmak, onu bir iş yapıyor izlenimine ulaştırıyor: insan, böyle şeylerle kendini oyalayabiliyor.”
Aynada kendimi gördüm, gülümsüyordum. Arada insan böyle şeyler yapmalı, hayata daha emin devam edebilmek için şüphelerini masaya yatırmalı ve hislerinin sağlamasını yapmalıydı. Kaybedecek ne var?