h

Hukuk ve Toplum

1 üye
"kaçmak suçu kabullenmek anlamına gelir.."
Müritlerine "Bu paralar, geçmişteki günahlarınızın kefaretidir. Böylece takvamız yükselecek", dedi.
Sayfa 47 - İletişim Yayınları, dua bilmeyen şeyhKitabı okudu
Reklam
1889'da Paris uluslararası büyük bir sergiyle Fransız Devrimi'nin yüzüncü yılını kutladı. Arjantin bu organizasyona ülkenin tarımsal çeşitliğini gösteren bir sergi gönderdi. Bunların arasında, Ateş Toprakları'ndan bir yerli aile de vardı. Bunlar on bir Ona yerlisiydi. Yok olma tehlikesi altında olan bir türün nadir örnekleriydi: O yıllarda son Onalar da Winchester atışlarıyla yok ediliyorlardı. Gönderilen on bir Ona'dan ikisi yolda öldü. Hayatta kalanlar demir kafeslerde sergilendi. Güney Amerika Yamyamları, yazıyordu bir tabelada. İlk günler onlara yiyecek hiçbir şey vermediler. Yerliler açlıktan uluyordu. O zaman onlara bazı çiğ et parçaları atmaya başladılar. Etler dana etiydi. Kimse bu tüyler ürpertici gösteriyi kaçırmak istemiyordu. Giriş parasını ödeyip gelen seyirciler, vahşi yamyamların et yemek için pençeleriyle dövüştüğü kafesin çevresini tıkış tıkış dolduruyordu. İnsan Hakları Bildirisi'nin ilk yüz yılı böyle kutlandı.
“İddianame, sadece savcının, sanığın gerçek suçlu olduğuna ikna olduğunu gösterir ve elbetti ki savcının böyle bir karar vermesi için epeyce sağlam bir gerekçesi olmalıdır. Fakat avukatlar olarak biz, dava sonuçlanıp suçu ispat edilene kadar kesinlikle şüphelinin gerçek suçlu olduğu yargısına varmamak gerektiğini düşünürüz.”
Elektrikli sandalye ilk olarak 30 Temmuz 1988'de denendi. O gün, evrensel ilerlemenin öncüsü New York şehri, barbarca olan darağacı ve kapüşonlu cellat geleneğini geride bıraktı. Sayısız davetli olaydaki yerlerini aldı. Mahkum, ağzı gemlenmiş ve kalın kayışlarla bağlanmış halde, üç yüz voltluk bir akım aldı. Sarsıldı, inledi, ama ölmedi. Dinamo ona dört yüz voltluk bir akım gönderdi. Çok daha sert spazmlar oldu. Yaşamaya devam ediyordu. Yedi yüz voltluk akım uyguladıklarında köpük ve kan içinde kalan ağızlık parçalandı, uzak, kırık bir uluma duyuldu. Dördüncü bombardıman işini bitirdi. İnfaz edilen Dash adında bir köpekti. Sokakta iki kişiyi ısırmaktan mahkum edilmişti. Kanıt yoktu.
Despot, despotluğunun doğal sınırlarına ulaşmayı arzular, bu he­defe doğru yol alırken önünde kendisini yavaşlatabilecek hiçbir şeye tahammül edemez. Ancak hiçbir despot kendisine despot denmesinden de hoşlanmaz. Her despotluğun, baskının, işkencenin, sokaktaki adamı ürkütmeyen "demokratik" bir adı vardır; işkence, işkence değil "sorgulama"dır; bildiğin tekme tokat meydan dayağı, "etkisiz hale getirme"dir. Hukuk, özü binlerce yıldır hiç değişmeyen despotluğun renkli şiirin kılıfının madde madde kâğıda geçirilmesi ve oy birliğiyle kabulüdür.
Reklam
333 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.