Türk Edebiyatımızın önemli romanlarında biri olan "Huzur " nehir roman dediğimiz üçlemenin 2. kitabı (Aynı yazar tarafından bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun, belirli bir zaman dilimi içindeki yaşayış dönemlerini ciltler halinde anlatılmasıdır.)
1-) Mahur Beste
2-)Huzur
3-)Sahnenin Dışındakiler
Kitapta Marcel Proustta da olduğu gibi zaman ve mekan kavramı üzerinde sıkça duruyor , kısa bir süre içinde yıllara uzanarak genişliyen bir zaman dilimi var ve kitap ilerledikçe aslında geriye dönük bir yolculuk başlıyor
Mümtaz' ın küçük yaşlarda yaşamaya başladığı sıkıntıların getirdiği bunalımından kaçışını , Nuran'a olan aşkını ,dönemim sosyal meselelerini , çeşitli ruh hallerini ve estetik fikirleri iç içe veriyor...
İstanbul aşığı bir yazarın dilinden şehrin semtlerinden , mekanlarından bolca tasvirler de bulunuyor elbette...
“Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır…”
Ne kadar mustarip olursanız olun, güneş bu ıstırabın arasında er geç bir çatlak buluyor, oradan altın bir ejder gibi kayıyor. Sizi iç mahzeninizden çıkarıyor, bir yığın imkanı bir masal gibi anlatıyor. Sanki, "Bana inan, ben her mucizenin kaynağıyım, her şey elimden gelir; toprağı altın yaparım.
Ölüleri saçlarından tutup silker, uykularından uyandırırım.
Düşünceleri bal gibi eritir, kendi cevherime benzetirim. Ben hayatın efendisiyim. Bulunduğum yerde yeis ve hüzün olamaz. Ben, şarabın neşesi ve balın tadıyım", diyordu. Ve bu nasihati dinleyen hayat, her üzüntünün üstünde cıvıl cıvıl ötüyordu.
"Hayır, der, burada her seye bu kadar basit bir gözle bakan insanlarin arasında yaşamak
bana güç gelecek. Bunlar için ölüm, hayat, günün her hadisesi, saadetler ve felâketler o kadar tabiî şeylerdi ki...
"Vücutlarımız, birbirimize en kolay verebileceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır"