Kitabın adı Huzur, huzursuzluğun romanı..
Dört bölümde aktarılıyor dört ana kahramanın hikayesi..
“Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare bir anın
Parçalanmaz akışında..”
Huzurun sayfalarında dolaşırken kulağımıza çalınır bu dizeler, Mahur beste gelir akla, boğazda bir köşe bakarken yahut akarken denizin üzerinde bir sandalda..
Huzura ulaşabilecek miydi?
İçini kemiren duygular, zihninde yankılanan düşünceler, kendi ruhuyla yaşadığı iç savaş..
Aşkın, düşüncenin, mücadelenin ve hatta savaşın sessiz bir hali bu roman..
Evet, bazen anlamak için tekrar tekrar okunan cümlelerle,fazlaca betimlemeyle karşılaşabilirsiniz ancak kitaplar bize bir şeyler katmayacaksa, neye yarar okumak?
"İnansaydım mesele değişirdi. Bilseydim ki vardır, insanlarla hiçbir davam kalmazdı. Yalnız onunla kavga ederdim. Her an bir yerde yakalar, bana hesap vermeye mecbur ederdim. Ve zannederdim ki bana hesap vermeye mecbur olurdu. Gel, derdim gel, yarattığın mahluklardan birisinin derisine bir an gir. Benim her gün yaptığımı yap. Bir tanesinin hayatını yirmi dört saat yaşa! Pek bedbahtına gitmene lüzum yok. Sen ki yaratıcısın, bilmemen, anlamaman kabil olmaz. Onun için herhangi birinin derisine gir. Ve kendi yalanını bir an bizimle beraber yaşa; bizim gibi yaşa. Yirmi dört saat bu bataklıkta küçük susuzlukların kurbağası ol! "
Türk Edebiyatımızın önemli romanlarında biri olan "Huzur " nehir roman dediğimiz üçlemenin 2. kitabı (Aynı yazar tarafından bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun, belirli bir zaman dilimi içindeki yaşayış dönemlerini ciltler halinde anlatılmasıdır.)
1-) Mahur Beste
2-)Huzur
3-)Sahnenin Dışındakiler
Kitapta Marcel Proustta da olduğu gibi zaman ve mekan kavramı üzerinde sıkça duruyor , kısa bir süre içinde yıllara uzanarak genişliyen bir zaman dilimi var ve kitap ilerledikçe aslında geriye dönük bir yolculuk başlıyor
Mümtaz' ın küçük yaşlarda yaşamaya başladığı sıkıntıların getirdiği bunalımından kaçışını , Nuran'a olan aşkını ,dönemim sosyal meselelerini , çeşitli ruh hallerini ve estetik fikirleri iç içe veriyor...
İstanbul aşığı bir yazarın dilinden şehrin semtlerinden , mekanlarından bolca tasvirler de bulunuyor elbette...