h

Huzursuz Bülten

0 üye
Takip
Geçmişte ne kadar zarar gördüğümüz, değişim sorumluluğu almamanın bir bahanesi olmamalı” der Young; “acı deneyimlerimiz, değişimin niçin bu kadar zor olduğunu ve neden uzun sürdüğünü açıklar; ama bu örüntülerle yaşamak zorunda değiliz."
Yakınlığa, samimiyete ve güvenliğe yönelik ihtiyaçlarımız hem gerçek, hem de normaldir. İhtiyaçlarımızdan dolayı asla utanmamamız ve kendimizi suçlamamamız gerekir.
Reklam
Kaygılı bağlanma konusunda dört adımlık bir rehber bize yardımcı olabilir. 1. Yakınlığa, samimiyete ve güvenliğe yönelik ihtiyaçlarımız doğaldır. 2. İçimizde, yerleşik bir inanca bağlı, sürekli şüphe içinde ve kendini asla tam anlamıyla güvende hissetmeyen bir sistem bulunur. 3. Sistem, hem kolay tetiklenir; hem de kendi başına yatıştırılmakta zorlanır. 4. Çare; tetiklendikten sonraki davranışlarımızı değiştirmekten ve kendimizi yatıştırabilme alışkanlığı kazanmaktan geçer.  
Korktuğumuzda neden korktuğumuzu biliriz. Oysa kaygı, hayali bir tehlikeye yönelik verdiğimiz bir tepkidir. Korkunun nesnesi vardır. Kaygıda hayaletlerle savaşırız. Karen Horney, kaygının gücünü artıranın ona verdiğimiz anlam olduğunu iddia eder.
Kaygılı beynimizin bir süpergücü vardır: İnsanların duygularındaki olumsuz değişimleri hızlı saptarız.
Değişim sadece kilo vermek, daha atılgan olmak, yeni hobiler edinmek, yeni yerler görmek değildir. Bazen, hayatımızda en cesur davrandığımız zamanı ve neden öyle davrandığımızı hatırlamak bile büyük bir değişimi çağırır. Bazen, içimize işlenmiş standartları sorguladığımızda başlar değişim; hem, sadece hissettiğimiz yetersizlik duygusundan kurtulmak bile büyük devrimlere yol açabilir.
Reklam