İktisat & Ekonomi

15 üye
Takip
İktisat ve ekonomi üzerine paylaşımlar.
Lewis'e göre aslında problem islam'ın özünde değil, müslümanların algılarındaki katılık ve kemikleşmededir. Kapitalizmin ruhuna uygun köklü sosyo-ekonomik reformların gerçekleştirilmesinin önünü kesen bu kemikleşmenin nedeni ise sınırlı bir müfredatı dayatan medrese sistemidir.
648 syf.
·
Puan vermedi
Akıllı Yatırımcı
Akıllı Yatırımcı
Kitapta bir kaç sayfayı ziyadesiyle tekrar tekrar okudum grafik kısımlarında fazlasıyla gözden kaçırdığım şeyler olabilir düşüncesiyle takılı kaldım uzun ama Gizem dolu bu yolculuğumda soluğumu kesen anlatım ve akıl verici üslubuyla B.Graham sonsuz teşekkürler kesinlikle dikkatlice okunulması ders çıkarılması gereken bir kitap
Akıllı Yatırımcı
Akıllı YatırımcıBenjamin Graham · Epsilon Yayınevi · 2018909 okunma
Reklam
Enflasyon ne zaman düşer? *Varken yemediğin zaman. *Nimeti alıp külfeti ötelemediğin zaman. *Faiz sebep, enflasyon sonuç saplantısını terkettiğin zaman. *Ürettiğinden fazlasını tüketmediğin zaman.
Bireylerin bencilleşmesi, toplumları çürütür.
selim

selim

@vsvsvs
·
Yoksulluk üzerine bir kısım
Kapitalist gelişme biçimine özgü, işçi sınıfının içerisinde, asgari yaşam sınırında yer alan ve asgari geçim düzeyine sahip olmayan kesimler oluşturmaya yönelik eğilim. Marx'ın 1844-1848 arasındaki ilk ekonomi yazılarında, kapitalizmin işçi sınıfının genel yoksullaşmasına eğilim gösterdiği yer alır. "Modern işçi, sanayinin gelişmesiyle yükseleceği yerde hep daha aşağı, hatta kendi öz sınıfının koşullarından daha aşağı iner. İşçi bir yoksula dönüşür (...)" (Manifesto,...) Bazıları, bu saptamadan "mutlak yoksulluğa eğilimin Marksist teorisini" üretebileceklerini sandılar. Aslında, 1857'den itibaren, kapitalist üretim biçimi teorisini hazırlarken, tamamıyla farklı bir çözümlemede bulunan Marx, bir yandan, emek gücünün değerini asgari bir değerle tanımlamaktan vazgeçerken, söz konusu olanın, kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkan koşullardaki sınıf mücadelesinin karmaşık, tarihsel bir ürünü olduğunun altını çiziyordu. Bu değer bir asgari değer olarak değil, emek gücünün yeniden üretimi için zorunlu olan asgari değeri içinde barındıran bir değer olarak tanımlanıyordu. Ama bu asgari değer daha da azaltılabilirdi: Marx yoksulluğu büyük ölçüde bu şekilde tanımlıyordu. Diğer yandan, bu yoksullaşma eğilimi kapitalizmin değişmeyen ve genel bir olgusu olarak değil, kapitalist sınai gelişme biçiminin belirlediği kesimleşmenin bir sonucu olarak işçi sınıfının bazı kesimlerine özgü bir olgu şeklinde değerlendiriliyordu.
Sayfa 1080 - Yordam KitapKitabı okudu
Yapısal değişim, ekonomideki büyüme ve kalkınmaya bağlı olarak, üretici kesimlerin istihdam ve GSMH içindeki payının tarımdan sanayi ve hizmetlere doğru kaymasıdır. Bu geçişle tarım kesimi önemini kaybetmez fakat gelişen tektonoloji sayesinde tarımsal üretimin mutlak değeri ve verimliliği artar. Türkiye’de ise bu dönüşüm tarımdan önce sanayi sonra hizmetlere değil doğrudan tarımdam hizmet sektörüne geçecek şekilde olmuş, sanayi kesimi ise kendi içinde daha sınırlı bir gelişim göstermiştir. Demografik kompozisyon da buna eşlik etmiştir. İkinci yönüyle yapısal değişim, bir ekonomideki çalışma sisteminin –teknolojik değişim ve kalkınma yoluyla değişmesidir. (Örneğin tarımda makineleşme, sanayide otomasyonun artması ile hem miktar hem de kalite artışı). Bu tür yapısal değişimler bazen sanayi devrimi gibi devrimlere de kapı açar. Bugünkü Sanayi 4.0 ile de beklenen budur. Yapısal reform ise; bir sistemin şoklara daha dayanıklı hale gelip veriminin artması için, yeniden yapılandırılmasıdır. (Sürekli açık veren bir sosyal sigorta sisteminin prim arttırmak, maaş ve sigorta ödemelerini azaltmak, emeklilik yaşını yükseltmek suretiyle reforma tabi tutmak) Bu adımlar sadece ekonomi değil, onunla ilintili siyasal sistem, yargı, eğitim sistemi gibi diğer alanları da kapsar.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.