Benim istediğim size paranın gücünü ele geçirmeyi öğretmek. Ondan korkmamanızı sağlamak. Bunu okulda öğretmezler adama. Öğrenmeyecek olursanız paranın kölesi olursunuz.
"Yataktan kalk, işe git, faturaları öde, kalk, işe git, faturaları öde... Onların yaşamlarını çekip çeviren bu iki duygudur, korku ve hırs. Daha çok para teklif etmeye gör, harcamalarını artırarak aynı döngüyü sürdürüp giderler.
Yaşam boyu iş guvencesi ve bunun sağladığı haklar sanki işin kendisinden daha önemliydi. Sık sık, "Devlet için çok çalıştım, bütün bunları hak ettim" derdi.
Öbür babam kişinin maddi yönden tamamen kendisine güvenmesi gerektiğine inanırdı. 'Hak etme' mantığına tümüyle karşıydı, bunun güçsüz ve maddi bakımdan muhtaç kimseler yarattığını savunurdu. Maddi yetkinliğe çok önem verirdi.
Zengin baba, bir fiyatlarının olmamasının iyi olduğunu söyledi. Birçok kişinin hayatı korku ve hırsla yönetildiği için, satın alınabiliyordu. Yokluk korkusu onların çok çalışmasını ve bir maaş çeki kazanmalarını sağlıyor, ancak o paraya sahip olduklarında hırsları onlara alabilecekleri şeyleri düşündürüyor ki, daha fazla paraya ihtiyaç duyuyor ve daha fazla harcıyorlar. Zengin baba bunu yarış ortamı olarak adlandırdı.
...gelişmekte olan ülkelerin önemli bir bölümünde kamu görevlerine atanmada ve yükselmede liyakatın yerini iktidara sadakat almıştır. Bu da kamu hizmetinin sunulmasında bilimin değil iktidarın isteklerinin önceliği almasıyla sonuçlanır ve kalite düşüşüne yol açar.
İsteklerimizi karşılayacak kaynaklar kıt olmasaydı bir ekonomi bilimine ve iktisatçılara gerek kalmazdı. Onun için cennette iktisatçıya gerek yoktur derler.