"Hiç aramayayım ya, modum düşük, senin de neşeni kaçırırım" diyorum "Tamam" diyor. Aynısı bana söylense "Saçmalama ya olur mu öyle şey" derim arayıp neşelendiririm. Benim enayilik seviyesi buralarda.
Özellikle de iyi tebaaların, yetersizliklerini çok iyi bildikleri bir efendiye sadakatla ve saygıyla hizmet etmenin onurunu inkar etmeleri, gelecek kuşakları çok yararlı bir örnekten mahrum etmek demektir.
Bazen tesadüfler böyle gerektirir. Cümlelerin hepsi duyulmaz. Her şey yanlış anlaşılır ve çözülmesi çok zor bir nefret iki adamın arasına gelir ve oturur.
Sonra bir gün gitti. Yok oldu hayatımdan...
Hem her yerdeydi hem hiçbir yerdeydi artık. Gelmeyeceğini bile bile bekledim. Beklemenin yersiz olduğunu bile bile bekledim. Beklemek, ıstırabı uzatmaktan başka bir şey değildi oysa. Bekledikçe onu unutmaktan da korktum. Ben yaşadığım hiçbir şeyi unutmak istemiyorum.
Karşınızdakinin üstünde güç kurmanızı sağlayan ilk etkenlerden biriydi cesaret ve onun sizdeki gerçekliğinin zaman zaman başkaları tarafından sınanmasına izin vermeliydiniz. Böylelikle numara yapmadığınız anlaşılmış olurdu. Sınanma da, kanıtlama da birer oyundur aslında. Herkesin için için bildiği gibi cesaret, bir blöf çeşididir bu alemde. Bazen varlığı, bazen yokluğuyla blöf yaparsınız. Sınanmaya açık olmak elbette bir risktir, fazla almamak gerekir.
Bazen aşırı eleştiri ve olumsuzluktan bilerek sakınıp, nezaket ve ruh zenginliği gibi erdemlerle deney yapmalıyız. Şu anda öfkeden kudurduğunuzu hissediyorsanız, ilişkiyi ısıtma düşüncesi olanaksız gelebilir. Aslında olanaksız değildir. Sadece son derece güçtür.
"Sevgi acıtmaz, incitmez, cezalandırmaz, tehdit etmez. Sevgi temizdir, güçlüdür, sarmalar, yumuşacıktır. Ben seni çok seviyorum. Hem de her şeyden çok..."