İmana yöneliş her zaman, dikkat, dirilik, kafa dinçliği, silkiniş duygularına denk düşen bir yöneliştir. Putperest tavırda ise bir çaresizlik, uzlaşma, köleliği kabullenme vardır.
Kalbin Allah’a olan hareketi için doğru başlangıç sadece uyarmakla olur. Gafili uyarmak, sarhoşu ayıltmak, yatmakta olanı kaldırmak gerekir. Herkesin Allah’a olan ihtiyacını hissetmesi ve Allah’ın hesabından kurtulması için herkesi uyarmak gerekir.
Canlı ve diri bir iman, meyveli bir ağaca benzer. Bu ağacın meyvesi, diri imandan gelen gerçek ibadettir. İman ettiğim değerler, Müslümanın hayatında Allah'a iman ile Allah'ın hükümlerini uygulama arasında sıkı bir bağın olduğuna işaret etmektedir.
Nitekim Kur'an'ı Kerim'de, yer alan "Hayır! Rabbine and olsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar" mealindeki ayet buna delil teşkil etmektedir.
Hasan el-Basrî şöyle diyor: ”Üç şeyde tadı kaybettiniz: Namazda, zikirde ve Kur’ân okumada. Eğer bunlardan tat alırsanız, ne mutlu! Aksi hâlde, bilin ki kapı kapalıdır (derhal açmaya çalışın).”
Musibetlerin ve savaşlarından ardından Allah'ın kuluna gizli lütufları var!
Her zorluğun ardından kolaylık,
Tasalı ve üzgün kalbe müjde var!
Gecenin zifiri karanlığından sonra,
Sabahın aydınlığı var!
Eğer dünya sana dar gelirse,
Her şeye gücü yeten Allah var!
İman insan karakterinin ayrılmaz bir parçası, onun hayatını bütünüyle kuşatan, akli,hissi ve iradi güçlerini birleştiren çok özel ve bütünsel psikolojik bir durumdur.
Müslüman olmak bir müjdedir. İnsanın hem kendisine,, hem çevresine, hatta hem de eşyaya bir müjdesi.Allah’a inanmanı büyük sevincini yere göğe yazma müjdesidir Müslüman olmak.
İbn-i Teymiyye, Şam kalelerinde tutuklu bulunduğunda şu muhteşem sözleri söylemiştir: "Düşmanlarım bana ne yapabilir ki? Benim bahçelerim ve cennetim göğsümdedir. Nereye gidersem gideyim benimle beraber gelir. Hapse konulmam halvet, öldürülmem şehadet, yurdumdan çıkarılmam ise hicrettir. Gerçek mahküm, Allah'ın zikrinden uzak olandır. Hakiki esir ise nefsine köle olmuş kişidir."