Düşersem birgün boylu boyunca
Ürkmezsen eğer savaş çığlığı cesedime
Eğilip üzerime öp beni..
Suya hasret çorak toprak gibi
Beşiğe uzanan anne şefkati ile
İkona değen inanç eli gibi
Toprağa inen yağmur damlası özlemi ile;
Yar gibi..
Say ki Roman çocuğuyum
Anasının sırtında yamalı bohça gibi
Yarısı çıplak gezgin ve sürgün.
Elinde çöplükten yeni
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hirsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?
Belki de ruh sayısız duyguyu bir anda tattıkdan sonra tatmin olmuyor, huzursuzlanıyor ve nihai bir bitkinliğe varıncaya dek, her defasında artan bir şiddetle yepyeni duygular tatmak istiyordur…