İnsan ve Toplum - Psikoloji

“Mutluluğa erişme çabasındaki ısrar, anlam yoksunluğunun yol açtığı çaresizliğin bir işaretidir sadece.”
İletişim yayınları
“Başkalarıyla ilişkimizde, zaman zaman mola alabilir, araya mesafe koyabilir, hatta gerekirse karşımızdakinden tamamen vazgeçebiliriz. Oysa kendimizle ilişkimizde bunların hiçbiri mümkün değildir. Benliğimizle günün 24 saati, yılın 365 günü beraber yaşamak zorundayızdır, son nefesimize kadar. İyi de olsa kötü de olsa, bize aittir. O halde bu zorunlu ilişkiyi dostluğa dönüştürmek, daha huzurlu, daha mutlu, daha doygun bir hayat sürmenin anahtarı olarak görülebilir.”
İletişim yayınları
Reklam
”İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde… Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık.”
İletişim yayınları
“İnsanlar tecrübeyle öğrenirler, tecrübenin de önemli bir kısmı kötü tecrübedir.”
İletişim yayınları
“Peki ama her şeyde daima sadece pozitif olanı göreceğim diye kendini kasmak niye? Neden her günümüz ille pozitif olsun?”
İletişim yayınları
“Anlam kuvvet verir, anlamsızlık kuvvetten düşürür. İnsanlar bir anlam görürlerse, birçok şeye göğüs gerebilir, birçok şeyi alt edebilirler, bir anlam göremezlerse hiçbir şeyin üstesinden gelemezler.”
İletişim yayınları
Reklam
“Mükemmelliği aramak, ümit kırıklığına vesileler bulmak demektir.”
İletişim yayınları
“Mutluluğun sınırları vardır ve hayattan haddinden fazlasını istemek anlamsızdır.”
İletişim yayınları
“Ne kadar çok insan sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mutsuz oluyordur acaba?”
İletişim yayınları
- Dertlere olan bakış açısını ise şöyle açıklıyor yazar,
“Neye muktedirim, neler iktidarım dışındadır? Kimileri, herhangi bir şeye muktedir olduklarından şüphe ederler, şu hayatta her şeyi başkalarının bildiğini düşünürler. Böyle mi değil mi, hiçbir şüpheye yer bırakmadan anlayabilmemiz için, mutlak olarak her şeyin iç yüzünü görmemiz gerekir. Ama hiçbir insan böyle bir idrake sahip değildir. İşlemi şöyle sadeleştirebiliriz: Bazı şeylere muktedir olduğumu varsaymak isterim, ki böylece kendimi hayat boyu acz içinde hissetmeyeyim.”
İletişim yayınları
91 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.