Midem bulanıyor. İlaç bulunuyor mu kalın kitaplarınızda.
Şehir bir toplu mezarlığa benziyor.
Bir ateş yağsa ne güzel olurdu.
Arınırdı pislik bulaşmış kimliklerimiz.
"Biliyor musun amca, benim kimsem olmadı!"
"Bana hiç kimse der misin?"
Şer donatınca çevreni,
Umut biter, hayal erir;
Çalınca hayat neşeni,
Ölüm ne de güzel gelir...
Kin, fitne, fesat ve haset,
Hep yolunu kesiverir;
Şehri basınca necaset,
Ölüm ne de güzel gelir...
Şuh kahkahalı kadınlar,
Badboylarla geziverir;
Şımarıp azdıkça onlar,
Ölüm ne de güzel gelir...
Ne bu dünya ne ahiret,
Gözümde pek kıymetlidir;
İki cihan aynı gaflet,
Ölüm ne de güzel gelir...
Doktor MBC
İntihar-baş verənlərlə barışmaq, zəifliyini boynuna almaqdır. İntihar- həm də ümidlərinin ölümüdür...Axı o gözəldir, yaraşıqlıdır. Axı onun arzuları, ümidləri var.
Tuttuğum kapı kolunu kim geri çekiyor? Halı niye dalgalanmaya başladı? Tavan üstüme akıyor. Kalbimde bir yetim çocuk ağlıyor. Ne zaman içtim ben? Dönüyor başım. Enseme bir tatlı iğne hücumu... Ayaklarım kesiliyor yerden.
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun.
Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahele söz konusu!
Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben’i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da!
Nilgün Marmara Önal