Profil
Özgür irade bize verdiği hakları korkaklıkla veya alçaklıkla kaybetmediğimiz sürece bizi kendimizin hakimi yaparak bir bakıma Tanrı'ya benzer kılar.
Sayfa 99 - İş Bankasi YayınlarıKitabı okudu
VIII
…,iki kere iki yalnızca dört ediyorsa, iradenin lafı mı kalır! İki kere iki, iradem karışmasa da dört edecek. İrade bu mudur!
Reklam
“Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.”
“İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizden aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”
Fakat hayat bu kadar kirli değildir. Gördüğümüz rezilliklere rağmen birçok fazilet de vardır. Başkasından yardım beklemeyip kendi nefsimizi incelersek içimizde fazilete öylesine derin bir yatkınlık buluruz ki bütün ümitsizliklerimiz son bulur. İnsanlar kötü değildir, fakat kötü olmuşlar deriz. Deriz ki kötülük bir ârızadır, yani sonradan ortaya çıkan bir durumdur, mayamızda ise iyilik vardır
Büyük büyük atalarımızın kimi kusurlarından kaynaklanan kusurlara yatkınlığımız yeterli değilmiş gibi küçüklüğümüzde de güzel bir terbiye görmemişiz. Düşünce kuvvetimizi fenalıktan sakınmaya çalıştıracak yerde cezalandırılma korkusuyla bağlamaya çalışmışlar. Hayata atıldığımızda ise manevî olarak bütün bütün hâmisiz kalmışız. Yaşadığımız ortama bakıyoruz, hep kötülüğe meyil var! Menfaatin, hasedin, paranın ve zevkin esiri olarak yaşayan kardeşlerimizden oluşan, pisliğe bulanmış bir numune, taklit hissimizden yararlanarak sürekli bizi iğrenç membalarına doğru çekiyor. Hiçbir himaye eli, bu akrep pençelerinin esaretinden kurtulmamız için bize yardım etmiyor.
Reklam
İzlenimler seline dalıp sürüklenmeyenler, kendi seçtikleri koşulları, fikirleri, duyguları yakalayabilecek soğukkanlılığı koruyup, bunları gerçek bir özümseme çalışmasına tâbi tutanlar geniş keşifler yelpazesini kaldırabilirler.
"İrademizi kullanmıyoruz çünkü bir şeyi veya kişiyi seçersek diğerini kaybedeceğimizden korkuyoruz ve kendimizi şansımızı deneyemeyecek kadar güvensiz hissediyoruz."
Allah Resûlü (s.a.v.) o ilk talebelerin iradelerini sağlamlaştırıyor, ahlaklarını kemal bir noktaya doğru taşıyor. "Yük ağır, yarı yolda kalmayın; yarın mevkiyi, makamı, ganimeti görünce bu davayı satmayın... Rütbe sahibi birini gördüğünüzde değişmeyin. Üniforma giydiğiniz zaman birileri kibrinizden yanınıza yaklaşmaya korkacak hâle gelmesin..." diyordu
Sayfa 131 - Özel Davet Yılları Ve Darü'l Erkam SüreciKitabı okudu
Reklam
Bu eşitlik yöntemi her şeyden önce bir irade yöntemiydi. İstedik mi, kendi arzumuzun gerilimiyle veya durum icabı, açıklayan bir hoca olmaksızın, kendi başımıza öğrenebilirdik.
Zaman, özgürleşmemizin o değerli müttefiki, onu bizim için çalışmaya mecbur etmezsek, o dingin azmiyle aleyhimize işler.
Sayfa 112Kitabı okudu
427 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.