"...Neredeyse bir ay erken doğduğu halde, oğlanın durumu iyiydi. Tabii ki o zamanlar bunları bilmiyordum. Tek bildiğim, Manhattan'da karlı bir günde bir insanın ilk anlarını görmüş olduğumdu. Şu dünyada henüz hiç kimse ya da hiçbir şey onu hayal kırıklığına uğratmamışken ben, o bebeğin yanındaydım.
...Bu hikayeyi insanlara anlattığımda, uzun yıllar önceki o fırtına sırasında gerçekleşen mucizenin bir bebeğin doğumu olduğunu zannediyorlar. Doğru, olağanüstü bir şeydi. Ama ben o gün çok daha büyük bir mucizeye tanık oldum. Christina benim elimi, Bayan Mina Mama'nın elini tutarken, öyle bir an geldi ki--tek bir nabız, tek bir nefesle-- eğitimdeki, paradaki ve deri rengindeki tüm o farklılıklar, çöldeki seraplar gibi buharlaşıp uçuverdi. Orada herkes eşitti ve yalnızca bir kadın başka bir kadına yardım ediyordu. İşte o mucizeyi tekrar görebilmek için, otuz dokuz yılımı harcadım."