İslam ve Hayat

2 member
İMAN SEVGİ VE GÜVENDİR İman, kul ile Allah arasındaki sevgi ve güven bağıdır. Sevgi; bizi Rabbimize bağlayan, gönüllerimizi birleştiren, hayatı anlamlı kılan eşsiz bir duygudur. Öyle ki, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle samimi sevgi, Yüce Rabbimizin varlığının delillerinden biridir. (Rûm, 30/21) Bir müminin kalbinde en değerli köşe, Allah’ın sevgisine ayrılmıştır. Mümin, Rabbini şartsız ve sınırsız bir biçimde, ihlas ve ihtiram ile sever. Müminin yüreği, Allah Resûlü’nün sevgisiyle de doludur. Zira Peygamberimizi sevmek, Rabbimizi sevmenin gereğidir. Allah’ı Rab, İslam’ı din, Muhammed’i peygamber olarak gönülden benimseyen kimse imanın tadını almış demektir. (Müslim, Îmân, 56) İman eden insan, aynı zamanda güvenilir insandır. Peygamberimizin ifadesiyle mümin, insanların canları ve malları konusunda kendilerine zarar vermeyeceğinden emin oldukları kişidir. (Nesâî, Îmân ve şerâiuh, 8) Hatta komşusuna güven telkin edemeyen kişi, gerçek manada iman etmiş olmaz. (Buhârî, Edeb, 29) Diyanet İşleri Başkanlığı
Evlilik
EVLİLİKTE İLETİŞİM ADABI Eşler ne kadar uyumlu olursa olsun evlilikleri boyunca tartışma gerektirecek durumlar yaşayabilirler. Her tartışmanın sonucunda uzlaşmaya varamayabilir ya da sorunlarını çözemeyebilirler. Önemli olan tartışmayı yıkıcı bir kavgaya dönüştürmemektir. Bunun için niyet ve üsluba dikkat etmek gerekir. Çiftlerin geçinmeye gönlü varsa, iyi niyet anahtarları ellerinde demektir. Üslup da bu anahtarı kullanma becerisidir. Tartışmalarda hatırlanması gereken şey, karşıdaki kişinin rakip ya da düşman olmadığıdır. Samimi ve güzel duygularla şahitlerin huzurunda bile isteye çıkılan bu yolda her iki taraf da yapıcı bir tutum benimsemelidir. Tartışmanın yeri ve zamanına dikkat etmeli, çocukların ve aile büyüklerinin yanında tartışmaktan kaçınmalılardır. Sorunların hepsi anında halledilmek zorunda değildir. Biraz bekleyebilecek olanlar, özellikle büyük meseleler, sakin bir zamana ötelenebilir. Böylece anlaşılamayan konularda eşlerin birbirini ve kendini yıpratma payı azalacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
İbadet
İBADET: KUL OLMA ŞUURU Kulluk, Yüce Allah’ı tanımak, O’na gönülden bağlanarak iyi işler yapmak demektir. Kulluğun özü, severek ve isteyerek Rabbimize itaat etmek, ihlas ve samimiyetle ona ibadet etmektir. İbadet, müminin nişanı, imanın hayata yansımasıdır. Allah’a yakın olma arzusunun ve hayırlı bir kul olma gayretinin bir göstergesidir. Yüce Rabbimize olan muhabbet ve bağlılığın en güzel yansımasıdır. Allah’ın sunduğu imkânlara, verdiği nimetlere şükürdür. Kulun, sınırsız af ve mağfiret sahibi olan Rabbine sığınması, hâlini arz etmesidir. İbadet eden insan, ecir ve mükâfata nail olmanın yanı sıra nice güzel huy ve alışkanlık kazanır. Kişiye daima Allah’ın huzurunda ve gözetimi altında olduğu bilinci aşılar. İnsanı iyiye, güzele ve doğru olana sevk eder. Kulluk şerefine layık olmak için sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirelim. Allah’a kul olmanın şuurunu bir ömür boyu canlı tutalım. Ömrümüzü ibadetlerle, salih amellerle ve güzel ahlakla süsleyelim. O’nun rızasını umarak, iyi niyet ve samimiyetle yapılan her işin aynı zamanda bir ibadet olduğunu unutmayalım. Diyanet İşleri Başkanlığı
Ölçülü olmak
ÖLÇÜLÜ OLUNMALI Yüce Allah, kâinata bir ölçü ve denge koymuştur. (Kamer, 54/49) En değerli varlık olarak yarattığı insana da tüm yaşantısında ölçülü ve dengeli olmasını emretmiştir. İnançta, ibadette, ahlakta, infakta ve diğer davranışlarda ölçülü ve dengeli olmak, olgun bir müminin özelliklerinden sayılmıştır. Her alanda aşırılık ve taşkınlık ise yasaklanmıştır. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de her fırsatta aşırılıktan kaçınmayı ve itidali elden bırakmamayı tavsiye eder. (Hûd, 11/112) İslam toplumu, Allah katında “vasat bir ümmet” (Bakara, 2/143) olarak nitelendirilir. Hadislerde “mutedil (bir ümmet)” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 2) olarak geçen bu ifade, adalet sahibi, her şeyi yerli yerine koyan, yerli yerince yapan, her şeye hakkını veren, aşırılıklardan (ifrat ve tefritten) uzak duran, orta yolu takip eden, dengeli bir toplum olarak açıklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de haddi aşanlar ve aşırıya kaçanlar şöyle uyarılır: “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Mâide, 5/87) Diyanet İşleri Başkanlığı
DİL ALIŞKANLIĞI İLE KUTSAL DEĞERLERE KÜFRETMEK NİKÂHA ZARAR VERİR Mİ? Dinimizde inançsızlık sebebiyle ya da dinî değerlere hakaret etmek amacıyla olmasa bile sırf ağız alışkanlığından dolayı dinden çıkmayı gerektiren bazı sözleri söylemek büyük günahlardan sayılmıştır. Bununla birlikte kişi bilinçli olmadan söylediği bu sözlerle dinden çıkmayacağı için nikâhı da bozulmaz. Çünkü burada maksat dinî değerlere hakaret etmek veya bu değerleri hafife almak değildir. Şu kadar var ki bu tür söz ve davranışlarda bulunan kişinin tevbe ve istiğfarda bulunması ve tekrar böyle bir hataya düşmemeye gayret etmesi gerekir (Bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, VI, 368). Nitekim Sevgili Peygamberimizin Müslüman’a kendisini kontrol etme yeteneği kazandırmayı amaçladığı şu prensibi çok manidardır: “Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Müslim, Îmân, 74) İnsan, ağzından çıkan cümlenin bir fayda sağlayıp sağlamayacağını tartmalı, önce düşünmeli sonra konuşmalı, söyledikleri iyiliğe vesile olmayacak hatta zarar verecekse susmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı
Şans ve talih oyunlarının hükmü
ŞANS VE TALİH OYUNLARI Taraflardan birinin kaybettiği diğerinin de haksız kazanç elde ettiği bütün şans oyunları kumardır. İslam’da kumar, kumardan elde edilen kazanç ve kumar olma ihtimali olan oyun ve eğlence türleri yasaklanmıştır. Yüce Kitabımız en değerli varlık olarak yarattığı ve önemli anlamlar yüklediği insana “ancak çabasının sonucunu elde edeceğini” (Necm, 53/39) vurgular. Tehlikesi ve çirkinliği açısından kumarı da “şeytan işi pislik” olarak tanımlar. (Mâide, 5/90) Bu açıdan haksız kazanç ve zaman nimetini boş ve faydasız uğraşlarla harcamak anlamına gelen kumarı özendirici, teşvik edici söylem ve davranışlar İslam’da hoş karşılanmamıştır. Mümin, yüce Rabbimizin, insanın tertemiz fıtratını korumak ve ebedi kurtuluşa ulaşmasını sağlamak için ona çizdiği sınırlara riayet etmelidir. Yaratılışın gaye ve hikmetine uygun olan güzelliklerin peşinde koşmalı, onur ve haysiyetini zedeleyen, ona zarar veren çirkinliklerden uzak durmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
73 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.