Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Onlar şehir, sen şiir.. İstanbul
Şehirlerin cinsiyeti olur mu? Oluyor işte. İstanbul şimdiye kadar nice şiir sevdalısı tarafında güzel bir kadına benzetilmiş.
Sayfa 5 - Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık - 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
Psikoloğa gitmeyin kız kıza date yapın 🪄
Çocuğunu asma köprüde sallayan Bir annedir İstanbul. Ki onun İçi süt dolu Biberonudur kız kulesi. Soğusun diye suya tutulan... • Sunay Akın
Küfe
Bizim mahalle de İstanbul'un kenârı demek: Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek!
Sayfa 66 - Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2021
Soğukları sayılı; lodosları kış günü yaz günü gibi ılık günleri bol şehir, birdenbire bir şimal şehri görünüşü almalıydı. Ama kar yapmamalıydı. Karın soğuğu başka türlü bir soğuktur; nemli soğuk. Oysaki sıcağın nemlisi, soğuğun kurusu makbuldür.
Sayfa 1
Reklam
Kuruçeşme geçildi mi, deniz kıyısındaki evler Şölen Lokantası’nda biter. Burada Arnavutköy başlar. Deniz kıyısı boyunca eski demir korkuluklar uzanır. Yeniden başlayan yalılara dek. İlk yalının altında sabahları balıkçılar durur. Taze balık satarlar. Kıyı şeridi renk renk sandallarla doludur. Lodosla birlikte sandallar su yüzeyinde sallanır. İskelenin önüne çıkıldı mı, yalıların ön cepheleri görülür. Bazısı yeniden yapılmış, eski güzelliğini yitirmiş, bembeyaz boyanmış, bazısı eskimişliği içinde, otantik tahta oymalarıyla daha gizli bir güzelliği yansıtır. Pencereleri küçük saksılarda açan sardunyalar süsler. İnsan başını kaldırdı mı, tepeleri, tepelerdeki yeşil ağaçları, ağaçlar içinde yer yer yiten, yer yer beliren tahta, eski evleri görür. Doğanın güzelliği, yeni yapılmış çirkin, beton apartmanların biçimsizliğini bile biraz siler. Sokakları bürüyen sarmaşıklar, bazı yokuşlarda yerlere dek iner. İskelenin karşısından çarşıya girilir. Çarşı, iskeleye dikey inen dar sokakların koşutlarıyla birleştiği yollarda yer alır. Burada manavlar, eski İstanbul evlerinin birinci katlarından, kaldırımlara renk renk taşarlar. Rum antikacılar, terziler, ayakkabı tamircileri, balıkçılar, midyecilerle her gün dipdiri bir yaşam içindedir çarşı.
Sayfa 62
Güneş, Vaniköy tepelerinin ardından doğmadan önce, deniz yüzeyi grileşir. Sonra ufku kırmızı, mor renkler bürür, ağaçlar ilkin birer koyu gölge olur. Sonra yeşilleri ortaya çıkar. Güneş, ılık kırmızılığıyla doğduğunda, balıkçılar artık balıktan dönmüştür. İlk güzle birlikte lüfer avına çıkar sandallar. Gece karanlığında parlayan lambalarıyla deniz üzerindeki bir fener alayını andırırlar. Ay bütünken, sandal içindeki insanların gölgelerinde, şapkaları bile belirlenir. Günün her saatinde değişen doğal ışıklar, yeni görünümler sunar insana. Kışın karlı günlerde, sular artık mavi ya da lacivert değil, açık yeşildir. Martılar karşı kıyıya sürülerle uçarken, bulutlar beyazlıklarıyla vadilere iner. Bir masal dünyası gibi.
Sayfa 63
Yürüyorum. Motorlarla gezenler, yelkenlilerle dolaşanlar var. Onlar mutlak başka duygular taşıyan insanlar. Akşam güzel giysilerle deniz kıyısında dans edecekler. İstanbul’da Monako Prensliği’nde gibi yaşamaya çalışan insanlar da var. Ama o insanların dünyası beni hiç ilgilendirmiyor. Aksine, onlardan biri olmadığım için mutluyum.
Sayfa 59
Beni bekleyen bir büyük kent, bu kentin sabaha kadar açık kahveleri, barları, Yunan müziği çalan meyhaneleri var. Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku! Hele bu coşkuyu karşılayan, bu coşkuya bulvarları, kahveleri, insanlarıyla yanıt veren bir kentte olmak. Çoğu kez insan yaşamı, yaşanmış coşkuların anısı ile de geçer. Ama yaşamın bazı kesitlerinde bu coşku gece ve gündüz somut olarak kavrar benliğimizi. Bir şarkıyla. Bir resimle. Uzayan bir bulvarla. Sevilen, teni okşanan bir insanla. Yaprakları hışırdayan bir ağaçla.
Sayfa 56
Reklam
Âh İstanbul âh …
“İstanbulda yaşamak farklı bir şeydir, İstanbulu yaşamak farklı bir şeydir”
çocukken üç kağıtçı zibidi bir arkadaşınızın iyi yanı ilerde istanbulda zorlanmamanız
Maçka Palas 1930’ların başı & 2024
Erken modern şehir portrelerinin temsili nitelikleri, şehir manzaralarının ve panoramanın daha sonraki modern dönemdeki güzergâhını şekillendiriyordu. Avrupa ve Osmanlı şehir manzaraları arasındaki bağlantılar ve zıtlıklar, ayrı ama kesişen çizgiler boyunca gelişen bu temsil pratikleri arasındaki diyalogların bir yansımasıydı. Hartmann Schedel'in dünya tarihi kitabında yer alan İstanbul görünümü Ahşap baskı gravür Ressam: Michael Wohlgemuth, Wilhem Pleydenwurff Baskı: Anton Koberger
1.159 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.