Üstlerimiz İngiltere'deki Alman casuslarını tutuklamaya karar verdiler. Tüm muhaberatlarını takip ettiğimizden, buna verebilecekleri tepkileri de ölçebiliyorduk. Beklendiği gibi, çılgına dönmüşlerdi. Nasıl olurdu da aptal ve beceriksiz Britanyalılar, çok yetenekli casustardan oluşan muazzam şebekelerini açığa çıkarıp yakalayabilmişlerdi?
Bir süre bunu enine boyuna tartıştılar ve sonunda yanıtı bulduklarına karar verdiler: Suçlu İtalyanlardı. Bu fevkalade etkili Alman casuslarını yakalamış olmamızın nedeni, onlara göre İtalyan müttefiklerinin beceriksizlik ve ihmalkarlıklarıydı. İtalyanlar hemen kendi yöntemlerini düzeltmeli ve -bir mesaja göre- Alman yöntemlerini benimsemeye zorlanmalıydılar. Ama gerçeği söylemek gerekirse, İtalyanlar işlerinde o kadar iyilerdi ki birini bile tespit edememiştik; hatta var olduklannı bile bilmiyorduk. Artık, Berlin'den gelen baskı altında, İtalyan casusluk şebekesi de Alman yöntemlerini benimsemişti ve onları da yakalayabilir hale gelmiştik.
MiT ve Emniyet yeraltı dünyasından bazı isimleri kendisine "angaje" etmiş, ajan olarak kullanıyordu, işin gereği, kullandıkları kişilerin ufak tefek yasadışı işine göz yumuyordu. Bu metot aslında dünyanın her yanında aynıydı.
Premodern devletler günümüz devletlerinin aksine kurumsallığı tam anlamıyla gerçekleştirmemiş devletlerdir; bunlar birer bireysel ilişkiler yumağıdır. Esasen on altıncı yüzyıl, Akdeniz’in hemen her yerinde merkezi bürokrasilerin serpildiği ve birey bazlı olmayan kurumsal bir yönetim tarzının ilk adımlarının atıldığı bir dönemdir. Ancak bu merkezileşme ve bürokratikleşme eğilimleri gerek coğrafi, gerekse fonksiyonel anlamda farklılıklar göstermektedir.
Hatırat Konuşursa: Bir Casusluk Ağı
༄ ༄ ༄
1911’de İttihat ve Terakki Fırkası’nın Genel Sekreterliği görevi üstlenen Trabzon doğumlu Hüseyin Aziz Akyürek; Emniyet-i Umumiye Kısm-ı Siyasi Müdür Yardımcılığı, Teşkilat-ı Mahsusa Heyet-i İdaresi görevleri Osmanlı yıkılmadığı dönemde yapar iken; İzmir Valisi, Cumhuriyet Halk