"Günaydın bir kere geç kaldığı için artık hiç acelesi olmayanlar, uçmaya değil toprağa hevesi olanlar, bir tohum gibi serinkanlı yaşayanlar, ısrarla umuda kucak açanlar, kendinden dışarı çıkıp kendini izleyenler, her şeyin düzeleceğine bir mısra ile inananlar günaydın. "
# Spoiler içer(ebilir)ir.
Izdiham, izdiham, izdiham..
Nasıl tarif edilir bilmiyorum ki, iyisi mi kendi dilinden tanıtalım izdihamı.
İzdiham Arapçadan dilimize giren bir kelime olup zahmet ile kökteştir.
Kelimenin köküne inince darlık, sancı anlamları karşılıyor bizi.
Erhan İdiz' in dediği gibi:
" İzdiham, bir gönül
Bir yardım kampanyasında yardımın gideceği insanın 'uyruğunu' soranları, 'Suriyeli ise göndermem' diyenleri anlayamıyorum. insana dair tüm şüphelerimi secde ile alnım arasında ezerek ayakta kalmaya çalışıyorum.
Günaydın vedalaşırken en sevdiğini sona saklayanlar, cesareti değil mecali olmayanlar, sabahla inatlaşmayanlar, sonu mutlu bittiği için hakkında konuşulmayan aşklar, kendi hikayesine inananlar, neşeli evler günaydın.
Günaydın, seni ne çok düşündüm içinden çıkamadıkça yokluğunun.
Günaydın senin için annemin karnını tekmelediğim hayat, çocukken kiraz vermiyor diye azarladığım incir ağaçları, sana inanmak için kendimi deştiğim yara, özgürlüğümü elimden alan o büyük sevmek, yasayla alaya alınmış bir işçinin eve dönüşü günaydın. günaydın uykudan sıçratan rüyam.
"Günaydın üstümüze doğan ışıltılı güneş, günaydın MEB kurbanları, günaydın atama bekleyen öğretmenler, günaydın sevilmeyi bekleyen susamış yürek en çok da sana günaydın kalbini eline alıp da kırılmış mı anlamaya çalışan meczup."
Günaydın baharların en çok kırlara, ağaçlara, kuşlara, kelebeklere ait olduğunu bilenler, demeden her şeyi anlatan sessizlik, oy çokluğuyla yalnız, oy birliğiyle terk edilenler. yara almış mutluluklar, yeni takvim yılıyla insanlığı gülümseten dünya günaydın. günaydın kahrı da güzel, lûtfu da güzel olan...