Kadınların kendi sorunlarını çözmeleri, kendi seçeneklerini belirlemeleri ve kendi yaşamlarının niteliğiyle yönünün kontrolünü ele almaları özellikle engellenir. Benliğimizin sorumluluğundan vazgeçmemiz, içimizdeki boşluğu dolduramayı başaramadıkları ya da bizi mutlu edemedikleri için başkalarını suçlamamıza yol açar; oysa aslında bu, onların işi değildir. Aynı zamanda, etrafımızda olup biten hemen her şeyden kendimizi sorumlu hissedebiliriz. Diğer insanların sorun ve acılarının sorumluluğunu üstlenir ve suçlu damgasını kabul ederiz. Bu arada, yeterince uğraşırsak sorunları yok etmeyi başarabileceğimize inanmaya başlarız. Suçluluk ve kendini suçlama, neredeyse salgın halinde bir "kadın sorunu" dur.